Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/5901 E. 2014/8163 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5901
KARAR NO : 2014/8163
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2012
NUMARASI : 2011/573-2012/367

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Hükme esas olarak alınan bilirkişi kurulu raporunda, somut emsal kabul edilen 334 parsel numaralı taşınmazın 10200 m² yüzölçümüyle 1/2 sinin 31.12.2008 tarihinde 412.415 TL’ye satıldığı kabul edilerek değerlendirme yapılmış ve bu parsel ile dava konusu taşınmazın özellikleri karşılaştırılmak suretiyle dava konusu taşınmaza değer takdir edilmiş ise de; yapılan geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen tapu müdürlüğü cevap yazısından, emsal taşınmazın bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği gibi bir satışının olmadığı anlaşıldığından; bu taşınmazın dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde geçerli bir emsal olamayacağından, mahkemece tarafların bildireceği ya da re’sen bulunacak emsal taşınmazlara ait tapu kayıtları getirtilip bilirkişi kurulundan bunlara göre inceleme yapan ek rapor alınması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
2-Bundan ayrı;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.