Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/527 E. 2014/11955 K. 03.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/527
KARAR NO : 2014/11955
KARAR TARİHİ : 03.07.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2013
NUMARASI : 2013/929-2013/1403

Dava dilekçesinde, İ.. K..’ın vesayet altına alınması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya elektronik ortamda Dairemize gönderilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, babasının yaşlılığı nedeniyle akli melekelerini yitirdiğini, diğer çocuklarının bu durumdan faydalanarak gayrimenkullerini satmaya ve borcu olmadığı halde senet imzalattırdıkları, kısıtlı adayının vesayet altına alınarak vasi atanmasını istemiş, mahkemece kısıtlanması istenen hakkında sağlık kurulu raporu gerekçe gösterilerek, duruşma yapılmadan dosya üzerinden davanın reddine karar verilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi uyarınca, olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405 ve 406. maddelerine dayalı, akıl hastalığı ve mal varlığını kötü yönetme sebebiyle vasi atanması isteğine ilişkindir.
Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenindendir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 320-1 maddesinde: “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmişse de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla, ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin İİK.nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasa’nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Ayrıca;
2- Dava dilekçesinde, akıl hastalığı yanında Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi gereğince mal varlığını kötü yönetme sebebiyle de vasi atanması istenmiştir. Mahkemece kararda malvarlığını kötü yönetme iddiası yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece davacıya duruşma günü de tebliğ edilmek suretiyle kendiliğinden bu yönde araştırma yapılması, gösterdikleri takdirde tüm delilleri toplanıp değerlendirmesi yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile davanın tümden reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.