Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/4891 E. 2014/9219 K. 26.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4891
KARAR NO : 2014/9219
KARAR TARİHİ : 26.05.2014

MAHKEMESİ : Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/10/2013
NUMARASI : 2012/292-2013/303

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dairemize aynı yöreden gelen Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/287 esas, 2013/300 karar sayılı dosyasında Bayındır Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğünün 26.12.2012 tarihli üst yazı ekinde bulunan 2012 yılına ait buğday ve saman veri cetvelinde samanın verimi 400 kg olarak belirtildiği, ancak Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/296 esas, 2013/300 karar sayılı dosyasında, Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 esas, 2013/301 karar sayılı dosyasında, Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/293 esas, 2013/304 karar sayılı dosyasında, yine Bayındır Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/296 esas, 2013/305 karar sayılı dosyasında, Bayındır Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tarafından gönderilen 2012 yılına ait buğday ve saman veri cetvelinde samanın verimi 600 kg olarak belirtildiği anlaşılmıştır.
Buna göre mahkemece aradaki çelişki de giderilmek suretiyle bilirkişi kurulunca münavebeye alınan ürünlerin değerlendirme tarihi olan 2012 yılına ait ilçe gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğünün verim, satış fiyatı ve üretim giderini gösterir veri cetveli dosya içerisine getirilerek bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekirken, bilirkişilerin rapora ekledikleri Bayındır Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü veri cetvelinin fotokopisi esas alınmak suretiyle değerlendirme yapan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması,
2-Dava konusu taşınmazın, komşu taşınmaz olan 463 ada 63 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan su kuyusundan sulanması nedeniyle taşınmaz sulu tarım arazisi olarak değerlendirilmiş olup, komşu taşınmaz olan 463 ada 63 parsel sayılı taşınmazda bulunan su kuyusunun kamulaştırılan alanda kalması nedeniyle Kamulaştırma Yasasının 12. maddesi gereğince, dava konusu taşınmaz üzerinde kuyu açma bedeli hesaplanarak buna hükmedilmesi gerekirken taşınmaz sulu iken kuru tarım arazisi haline geldiği gerekçesi ile dava konusu taşınmazın 7.767,06 m² si için değer azalışı hesaplanması,
3-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında mevcut olan ipotek şerhinin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmamış olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.