YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4188
KARAR NO : 2014/5886
KARAR TARİHİ : 31.03.2014
MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2011/492-2013/134
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, taşınmaz üzerindeki muhdesatların bedelinin tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğü verilerine göre; 11-15 yaş nar ağacının maktu değeri 150,00TL iken 280,00 TL; 13-15 yaş portakal ağacının maktu değeri 250,00 TL iken 380,00 TL; Antalya Orman İşletme Müdürlüğü’nün 27.01.2014 tarihli tutanağında 20-25yaş 33 adet okaliptus ağacının toplam değeri 2.225,22 TL tespit edildiği halde toplam 9.900 TL alınması suretiyle yüksek değer tespit eden bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
2-Mahkemenin gerekçeli kararında da maddi hata sonucu bedeline hükmedilmediği belirtilen 13.09.2012 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen sondaj kuyusu bedelinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınmaması,
3-Tapu kaydında bulunan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Mahkemenin 11.04.2013 tarihli kararından sonra davalı K.. K.. ve N.. A.. tarafından dosyaya sunulan 28.05.2013 havale tarihli beyan dilekçesi ile karar tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı-muris M.. A.. K.. mirasçıları tarafından verilen 28.05.2013 havale tarihli temyiz dilekçesinde dava konusu ağaç ve sondaj kuyusunun davalı-muris M.. A.. K..’a ait olduğu ve bedelinin mirasçılarına ödenmesinin beyan edildiği anlaşıldığından, beyan dilekçelerinde mahkemece kimlik tespiti yapılmadığından muhdesatın aidiyeti hususunda da değerlendirme yapılması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.