YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4088
KARAR NO : 2014/11366
KARAR TARİHİ : 24.06.2014
MAHKEMESİ : Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2012/2-2013/298
Dava dilekçesinde, vakfın sona erdiğinin tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm V.. M.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-4721 sayılı Türk Medeni Yasası’nın 52. maddesinde; sona eren tüzel kişinin kişiliği, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiye sırasında da devam edeceği, 5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 27. ve Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıfların Tescil ve İlanı Hakkında Tüzük’ün 7. maddelerinde; sona eren yeni vakıfların borçlarının tasfiyesinden arta kalan mal ve haklar; vakıf senedinde yazılı hükümlere göre, senetlerinde özel bir hüküm bulunmayanlarda ise Genel Müdürlüğün (V.. M..) görüşü alınarak mahkeme kararıyla benzer amaçlı bir vakfa intikal edeceği, 27.09.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Vakıflar Yönetmeliğinin 19. maddesinde ise; amacının gerçekleşmesi imkânsız hale gelen ve değiştirilmesinde de olanak bulunmadığı takdirde, vakfın kendiliğinden sona ereceği, vakfın yönetim organı veya Genel Müdürlük vakfın amacının gerçekleşmesinin imkânsız hale geldiği kanısına varırsa dilekçe ile mahkemeye başvurarak durumun mahkeme siciline tescilini isteyeceği, mahkemenin, gereğine göre Genel Müdürlüğün veya vakfın yönetim organının yazılı düşüncesini alarak vakfın dağılması ve tasfiye kurulu oluşumu istemini karara bağlayıp dağılma kararını sicile tescil edeceği, sona eren vakfın kişiliğinin, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiye sırasında da devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece somut olayda; mevzuatın yukarıda belirtilen emredici düzenlemeleri dikkate alınarak vakfın sona ermesi (dağılması) halinde arta kalan mal ve hakların nereye devredileceğinin mevzuat ve senet hükümleri doğrultusunda yöntemince tespit edilmesiyle uygulamada duraksamaya sebebiyet vermemek için gerektiğinde bir tasfiye kurulunun belirlenmesinden sonra vakfın sona ermesi kararı verilmesi gerekirken, malvarlığın devri konusunda herhangi bir karar verilmeden yazılı gerekçeyle davanın kabulü yolunda karar verilmiş olması,
2-Kabule göre de;
a-Davacı vakıf yargılama harçlarından muaf olmadığı halde dava sebebiyle kendisinden başvuru ve peşin harç ile karar ve ilam harcının alınmaması,
b-Dava dilekçesinde vakfın dağılmasının istenildiği ve mahkemece de dava bu şekilde kabul edildiğinden vakfın dağılmasına (sona erdiğinin tespitine) karar verilmesi gerekirken farklı bir kavram ve değişik sonuçları olan vakfın dağıtılmasına hükmedilmesi,
c-Vakfın dağıldığının tespitine ilişkin açılan davalarda, Türk Medeni Kanunu’nun 111 ve Vakıflar Yönetmeliği’nin 19. maddeleri gereğince, V.. M..’nün dava hakkında yazılı düşüncesinin alınması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.