Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/3637 E. 2014/14231 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3637
KARAR NO : 2014/14231
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2012/535-2013/951

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya elektronik ortamda Dairemize gönderilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Aynı kamulaştırma nedeniyle aynı köydeki dava konusu yolun karşısında kalması nedeniyle komşu parsel sayılan… ada … parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan ve karara bağlanıp Dairemizce incelenen Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/07/2013 tarih 2012/536-2013/697 Esas Karar (Dairenin 2013/17328 Esas ve 2014/1714 Karar) sayılı dava dosyasında, aynı değerlendirme tarihi itibariyle % 100 oranında objektif değer artışı uygulanmış olup bu husus Dairemizce de adalet ve hakkaniyete uygun bulunduğu halde meskûn mahal içinde, yol, su, elektrik, çöp, ilaçlama gibi belediye hizmetlerinden yararlanıyor ve mücavir alan sınırları içinde olan dava konusu taşınmazda % 50 oranında objektif değer artışı uygulayan bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak eksik bedel tespiti doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.