Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/3301 E. 2014/11558 K. 26.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3301
KARAR NO : 2014/11558
KARAR TARİHİ : 26.06.2014

MAHKEMESİ : Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2012
NUMARASI : 2011/402-2012/257

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmaz zeytin bahçesi olarak değerlendirilmiş ve zeytin ağaçlarından yıllık 650 kg/da ürün alınacağı esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Ülkemizde zeytin üretiminin en çok yapıldığı Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde dekar başına zeytin veriminin genelde ortalama 400-500 kg civarında olduğu yıllardır Yargıtay’a gelen kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin dava dosyalarından bilinmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda zeytinde verimin 650 kg üzerinden değerlendirme yapıldığı belirtilmiş ise de, ülke genelinde geçerli olan ortalama miktarın dikkate alınması ve böylece en fazla 500 kg verim miktarına göre hesaplama yapılıp bedel tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dava konusu taşınmazın Bursa-Yalova-İstanbul ve İznik yoluna ve Orhangazi, Gemlik ilçe merkezlerine yakın olması, sanayi yapıları vs. yapılabilme imkanı, bölgede ihracat yapan firmaların soğuk hava depolarının, imalathanelerin bulunması gibi hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde en fazla %10 oranında objektif değer artışına neden olabileceği düşünülmeden, %30 oranında objektif değer artışı uygulayan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,
3-Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesinin 8. fıkrasının son cümlesi gereğince tescil hükmü kesin olup, tescil işleminin yapılabilmesi için tapu müdürlüğüne derhal yazı yazılmasına karar verilmesi gerekirken “Kararın kesinleşmesi halinde bir suretinin tapu sicil müdürlüğüne gönderilmesine” şeklinde karar verilmesi,
4-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin bedele yansıtılmamış olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlerden davalılara iadesine, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.