YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3255
KARAR NO : 2014/15562
KARAR TARİHİ : 04.11.2014
MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2013
NUMARASI : 2013/311-2013/372
Dava dilekçesinde, O. Ziraat Odası Yönetiminin davalı birlik tarafından görevden alınıp kayyım heyeti atandığını, atanan kayyım heyetinin bir faaliyetinin bulunmadığının ve oda demirbaş ve diğer varlıklarının yeni kurulan oda yönetimince kullanıldığının tespiti, oda’ya kayyım atanması, yeni kurulan O. Ziraat Odasının yönetiminin görevden el çektirilerek oda’nın kapatılması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının O. Ziraat Odası Meclis Başkanı olarak görev yapmakta iken T.. B..’nin kararı ile . Ziraat Odası Meclisi’nin görevden alınmasına, kayyım heyeti atanmasına karar verildikten sonra bu kararın uygulanmaması üzerine de kayyım heyetince yürütülen faaliyetin durdurulmasına ve O. Ziraat Odası’nın tamamen kapatılması ile kapatılan odanın temsilcilik olarak P. Ziraat Odası’na bağlanmasına, tüm varlıkları ve üye kayıtlarıyla birlikte P. Ziraat Odası’na devredilmesine; daha sonra T.. B.. Yönetim Kurulu kararı ile Y. O. Ziraat Odası’nın kuruluşuna izin verildiği, kapatılarak tüzel kişiliğine son verilmesi kamulaştırılan O. Ziraat Odası’nın da açılmasına; karar verildiğini ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olduğu kabul edilen ve E. O. Ziraat Odası olarak adlandırılan odaya ait malların, envanterin, paraların, oda merkezinin ve tüm varlığının Y.O. Ziraat Odasınca kullanıldığının tespitine, yetkisiz organların görevden el çektirilmesine, T.. B.. tarafından atanan kayyımların göreve başlatılmaması nedeniyle yöneticisi bulunmayan O. Ziraat Odası’na oda üyeleri arasından kayyım heyeti atanmasına, kapatılan O.Ziraat Odasının hukuki varlığını kesintisiz olarak devam ettirdiğinden sonradan kurulan ikinci odanın kanun gereği yok hükmünde olduğunun tespiti ile kapatılmasına, ilgili sicilden terkinine ve tasfiyesi ile tüzel kişiliğine son verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece odanın organlarının görevden el çektirilmesi ve kapatılması davasında davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 397. maddesinde, vesayet makamının sulh hukuk, denetim makamının ise asliye hukuk mahkemesi olduğu; 419. maddesinde ise, vesayet makamının, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlü bulunduğu; 403. maddesinde de, kayyımın belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, Medeni Kanunun vasi hakkındaki hükümlerinin, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanacağı; 426. maddesinde vesayet makamının kanunda gösterilen hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı; 427. maddesinde, vesayet makamının, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması halinde bir yönetim kayyımı atayacağı; 431. maddesinde ise, vasinin atanması usulüne ilişkin kuralların, kayyım ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanacağı; Türk Medeni Kanunu’nun 75/2 maddesinde de; yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırmazsa üyelerden birinin başvurusu üzerine, sulh hakiminin, üç üyeyi genel kurulu toplantıya çağırmakla görevlendireceği hükme bağlanmıştır.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 6. maddesinde, sulh hukuk mahkemelerinin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunlarda belirtilen görevleri; yerine getireceği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesinde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırıldığı, 447. maddesinde ise, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, aynı Kanun’un “görevin belirlenmesi ve niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu; 114/1-c maddesinde de, mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu hükmü getirilmiştir.
6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu’nun “Organların görevden uzaklaştırılması ve görevlerine son verilmesi” başlıklı 18. maddesinde; “Amaçları dışında faaliyet gösteren odaların ve Birliğin sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Bakanlığın veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir. Görevlerine son verilen organların yerine en geç bir ay içinde yenileri seçilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut olayda davacı vekili, E.O. Ziraat Odası olarak adlandırılan odaya ait malların, envanterin, paraların, oda merkezinin ve tüm varlığının Y.O. Ziraat Odasınca kullanıldığının tespitine, yetkisiz organların görevden el çektirilmesine, T.. B.. tarafından atanan kayyımların göreve başlatılmaması nedeniyle yöneticisi bulunmayan O. Ziraat Odası’na oda üyeleri arasından kayyım heyeti atanmasına, kapatılan O. Ziraat Odasının hukuki varlığını kesintisiz olarak devam ettirdiğinden sonradan kurulan ikinci odanın kanun gereği yok hükmünde olduğunun tespiti ile kapatılmasına, ilgili sicilden terkinine ve tasfiyesi ile tüzel kişiliğine son verilmesine karar verilmesini istemiştir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler karşısında; davacının oda meclisi başkanı sıfatı dolayısıyla hukuki menfeatinin bulunması da dikkate alındığında, davacı vekilinin önceki odaya ait malların, envanterin, paraların, oda merkezinin ve bütün varlığının Y.O. Ziraat Odasınca kullanıldığının tespiti talebi yönünden işin esasının incelenip tarafların delilleri toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi yerine, uygun bulunmayan gerekçe ile davanın reddi;
Diğer yandan davacı vekilinin odaya kayyım tayin edilmesi isteminin sulh hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden, mahkemece bu isteme ilişkin davanın tefrik edilerek sulh hukuk mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddi;
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.