YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2949
KARAR NO : 2014/6305
KARAR TARİHİ : 07.04.2014
MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/04/2010
NUMARASI : 2009/78-2010/142
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak:
1-Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın tapuda 871/7736 hissesinin M.Suphi kızı E. B. adına kayıtlı bulunduğu, kamulaştırmayı yapan İdare tarafından bir kısım taşınmaz mal sahiplerine uzlaşmaya çağrı için taahhütlü mektup gönderildiği ve pazarlıkla uzlaşmaya gelmedikleri için davalılar hakkında 2942 sayılı Yasanın 10. maddesi hükmü gereğince dava açıldığı, yargılama sırasında mahkemece dosyaya getirtilen nüfus kayıtlarına ve veraset ilamına göre davalı E. B.’nin 13.03.1966 tarihinde (dava açılmadan önce) öldüğü anlaşılmaktadır.
2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasayla değişik 14. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, İdare tarafından bu yasa hükümlerine göre tespit olunan malike karşı açılan davaların görülmesi sırasında taşınmaz tapu malikinin daha önce öldüğünün anlaşılması durumunda mirasçıları davaya dahil edilmek suretiyle yargılamanın sürdürüleceği öngörülmektedir. Yasanın bu hükmü uyarınca tapu malikleri E.. T..’un mirasçıları yöntemince davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanarak işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de:
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.