Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/263 E. 2014/1508 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/263
KARAR NO : 2014/1508
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

MAHKEMESİ : Orhangazi 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2013
NUMARASI : 2012/355-2013/227

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Bu itibarla geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü cetvelinde; buğdayın ortalama satış fiyatı 0,58 TL, dekar başına üretim gideri 234,72 TL; samanın dekar başına ortalama verimi 350 kg, ortalama satış fiyatı 0,17 TL; taze fasulyenin dekar başına ortalama gideri 680,40 TL; dolma biberin dekar başına ortalama gideri 1.515 TL; enginarın dekar başına ortalama gideri 675 TL iken resmi verilere uygun olmayan ve üretim giderleri içerisine dahil edilmemesi gereken (tarla kirası, faiz karşılığı ve genel idare giderleri) kalemleri de hesaplamada esas alan bilirkişi raporunda sırasıyla 0,65 TL, 250,05 TL, 300 kg, 0,25 TL, 726,32 TL, 1.617 TL ve 720,56 TL alınması suretiyle taşınmazın değerinin saptamış olması,
2-Dava konusu taşınmazın Orhangazi ilçe merkezine ve Bursa-Yalova-İstanbul yoluna yakın olup, yakın çevresinde çok sayıda otel, motel, sosyal tesisler ve çeşitli fakbrikalar bulunduğu, belediye hizmetlerinden kolayca yararlanılabilecek konumda olduğu, çevresinde hızlı yapılaşma bulunduğu, Orhangazi ilçesinin ihracat merkezi özelliği taşıdığı, dünya ülkelerine ihracat yapan yaş meyve ve sebze firmaları, soğuk hava depolarının bu bölgede bulunduğu gibi hususların tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinde %40 oranında objektif değer artışına neden olabileceği düşünülmeden %20 oranında objektif değer artışı ugulayan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulmuş olması,
3-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin bedele yansıtılmamış olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1.Bölümü’nün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35.maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 06.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.