Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/2456 E. 2014/7084 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2456
KARAR NO : 2014/7084
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2008/417-2013/449

Dava ve asli müdahil dilekçelerinde; eksik ödenen galle alacaklarının tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması asli müdahil vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden asli müdahil vekili Av.A.S. G. ile aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av.B. A. geldiler. Davacı adına gelen olmadı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asli müdahil vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Sermüterrifka Abdullah Bey İbni İbrahim Bey Vakfı’nın galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunu, buna göre dava konusu vakfın vakfiye hükümlerine göre ödenmesi gereken galle fazlasının davalı idarece ödenmediğini ileri sürerek ıslahla birlikte 378.741 TL alacağın yasal faiz ve masraflarla birlikte tahsilini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda Vakıflar Yasasında 6111 sayılı Yasayla yapılan değişiklikler dikkate alınarak isteminde haklı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
13.02.2011 gün ve 6111 sayılı Yasa ile değişik 5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 7.maddesinde; mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirleneceği, Geçici 10. maddesinde ise, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kanunun 7.maddesine eklenen hükümlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış ve halen devam eden intifa haklarının ödenmesi, malvarlığı ve gelirlerinin tespitine ilişkin davalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bundan ayrı, galle fazlasının nasıl ödeneceğine dair dava tarihinde yürürlükte bulunan Vakıflar Yönetmeliğinin 54.maddesinde vakıf gelirlerinden masraflar çıktıktan sonra kalacak fazlanın alacaklılara tahsis edileceği belirtildikten sonra, 55.maddesinde bu tahsisin ne şekilde yapılacağı düzenlenerek vakfiyesinde vakıf taşınmazların bakım ve onarım şartı bulunan vakıfların gayrisafi gelirlerinden her yıl %15 oranında ihtiyat akçesi ayrılarak taşınmazların bakım ve onarımlarının yapılacağı, bu oranın vakıfların malvarlığına göre Vakıflar Meclisi kararıyla artırılabileceği, vakıfların yıllık gayrisafi gelir tahsilatından yönetim ve temsil gideri karşılığı alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesine gelir yazılacağı, bu vakıfların gerçekleşen yıllık gayrisafi gelir tahsilatından vakıf için yapılan giderler ve vakfiye şartı gereği yapılan her türlü harcamalar çıkarıldıktan sonra vakıf evlatlarına ve ilgililerine ödenecek intifa hakkının belirleneceği ve bunun doğduğu mali yılı izleyen ilk altı ay içinde vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu mali yılın birinci ayında belgeleyenlere yıllık olarak ödeneceği, 53/2. maddesinde ise vakıf için belirlenen gelir fazlası (intifa hakları) vakfiye şartı gereği vakıf evladı veya ilgilisi olduğu ve galleye hak kazandığını kesinleşen mahkeme kararıyla ispat edenlere ve onların evladına vakıf mazbut ise Vakıflar Genel Müdürlüğü mülhak ise mütevelli tarafından ödeneceği öngörülmüştür.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu Sermüterrifka Abdullah Bey İbni İbrahim Bey Vakfı’ mazbut bir vakıf olduğu, asli müdahil olan V.. Y..’nin Beyoğlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/979 E.-2007/7 K. sayılı ilamı ile dava konusu vakfın galle fazlasını almaya hak kazanan evladı olduğunun tespitine karar verildiği, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen bu karara istinaden kendisinin 6111 sayılı yasa kapsamında bir başvurusu olmadığından Vakıflar Genel Müdürlüğüne dava tarihine kadar herhangi bir galle ödemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5737 sayılı Vakıflar Yasasının 6/1.fıkrasına göre; mazbut vakıflar, Genel Müdürlük (Vakıflar Genel Müdürlüğü) tarafından yönetilir ve temsil edilir ve aynı Yasanın 31/2. fıkrası gereğince mazbut vakıfların her birinin gelir ve giderleri ayrı ayrı takip edilir. Vakıf hukukunda aslolan, vakfiyedeki hükümlerin eksiksiz olarak uygulanması olup, gerek vakıf evlatları gerekse mazbut vakıf statüsü nedeniyle yönetim ve temsil yetkisine sahip Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün emredici olarak düzenlenmiş olan bu hükümlere göre hareket etmesi gerekecektir. Yine aynı Yasa’nın 75. maddesine göre; galle fazlası dışında bir hak, ücret, maaş, tahsisat vs. bırakılmış ise, bu durumda bunu almaya hak kazanan vakıf evlatlarına bu ödemeler yine vakfiye hükümleri çerçevesinde yapılabilecektir. Böylece mazbutaya alınmış vakıflar için bile vakıf evlatlarının vakfiye hükümlerine göre bırakılan her türlü intifa hakları (galle, maaş, tahsisat vs.) korunma altına alınmıştır. Esasen bu durum kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edilmiş olup bu konuda taraflar arasında bir çekişme de bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın temeli yargılama sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklerin ve buna bağlı olarak vakıf evlatlarına vakfiyede öngörülen ödemelerin hangi şekilde yapılacağıdır.
6111 sayılı Yasa ile değişik 5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 7. maddesine getirilen düzenlemelere göre mazbut vakıflara ait her türlü intifa hakkının (galle fazlası, vazife karşılığı bırakılmamış ücret, maaş vs. dahil) ödenmesi sırasında bu hakkın kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe (Vakıflar Genel Müdürlüğü) belirlenecektir. Elbette ki Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yasada belirtilen süreler kapsamında bu belirlemenin yapılmadığı veya eksik yapıldığı iddiası nedeniyle hakları zedelenen evlatların dava açma hakları saklıdır. Yalnız vakfın ödemeye esas gelirlerinin tespitinde -yasanın emredici hükmü ve Anayasa Mahkemesi’ne bu hükme ilişkin yapılan iptal başvurusunun reddedilmesi de dikkate alınarak- son beş yıldaki halihazır fiili malvarlığı dikkate alınacaktır.
6111 sayılı Yasanın 208. maddesiyle 5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 7. maddesine eklenen ilk fıkrasının (intifa hakkına ilişkin taleplerin galle fazlasını almaya hak kazandığını gösteren mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl geçmekle düşmesi gerektiği) davacının galle fazlasını almaya hak kazandığına ilişkin Beyoğlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/979 E.-2007/7 K. sayılı ilamının 2007 yılında kesinleştiği, eldeki davanın ise 2010 yılında açıldığı düşünüldüğünde somut olayda uygulama olanağı bulunmamaktadır. Zira vakıf evlatlarının görevi kesinleşen mahkeme kararı ile yalnızca idareye veya mahkemeye başvurmak olup hangi taşınmaz veya mallardan galle alacaklarının tahsilini istediklerinin açıklanmasına gerek olmayıp bu görev davalı kuruma veya mülhak vakıf yönetimine ait bulunmaktadır.
Vakıf evlatlarının, vakfiye hükümlerine göre almaya hak kazandığı galle fazlası (ücret) 5737 sayılı Yasa’nın değişik 7. maddesi kapsamında kalan bir çeşit intifa hakkı olup bu ücretin verilebilmesi için vakfın gelirlerinin yukarıda da ayrıntıları belirtilen ölçülere göre tespit edilmesi ondan sonra da vakfiyenin ve mevzuatın uygulanması gerekir. Davalı idarece galle ödemesinin yapıldığı belirtilmiş ise de, Yasa gereğince son beş yıldaki malvarlığı yöntemince incelenerek vakfiyede öngörülen giderler düşüldükten sonra malvarlığının mevcut bulunup bulunmadığı araştırılmamış ve bunun sonucuna bağlı olarak malvarlığının bulunmadığının tespiti halinde herhangi bir ödemenin yapılamayacağı, aksi takdirde ise malvarlığı ölçüsünde ödemenin yapılabileceği gözönüne alınarak bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Buna göre, mahkemece somut olayda yapılacak iş; eski hukukumuza dayalı olarak kurulmuş bulunan vakıflar ve muhasebe konularında uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak, davacı tarafın bu ücreti almaya hak kazandığı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren son beş yıldan başlatılmak üzere tüm gelir, gider, kesin hesaplarına ilişkin belgelerin Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden getirtilmesi, davacı tarafın varsa göstereceği tüm kanıtların da toplanarak gerektiğinde bilirkişiye yetki verilerek Vakıflar Genel Müdürlüğü ve tapu müdürlükleri gibi kurumlarda yerinde inceleme de yaptırılarak vakfın yukarıda belirtilen son beş yıl ile dava tarihi arasındaki fiili malvarlığının yöntemince tespit edilmesinden sonra, ödeme yapılacak yıllara ilişkin kesin evlat sayısı ile her yıl için ödenmesi gereken toplam miktarın denetime elverişli biçimde tespit edilmesi; temerrüde düşürme ve faiz başlangıcı gibi konular için de ayrıntıları yukarıda açıklanan Vakıflar Mevzuatının emredici hükümleri dikkate alınarak ödenecek payın belirlenmesinden sonra varsa idarece yapılan ödemelerin de mahsubu dikkate alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.