Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/2247 E. 2014/5998 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2247
KARAR NO : 2014/5998
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Salihli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2013
NUMARASI : 2012/258-2013/156

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek asgari ve azami verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dairemizce 14.01.2014 günü incelenen (2013/19611 Daire Esas) Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/252 Esas 2013/78 Karar sayılı dosyası içerisinde yer alan S… Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nün 09.10.2012 tarih ve 3088 sayılı yazısı ile münavebeye alınan buğday, saman, mısır ve ası mısırın sulu şartlardaki 2012 yılına ait veri cetveli ile geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen S.. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nün 13.01.2014 tarih ve 98 sayılı veri cetveli arasında münavebeye alınan ürünlerin dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ve ortalama toptan satış fiyatları arasında çelişki bulunmaktadır.
Saptanan bu durum karşısında mahkemece her iki cetvel gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğüne gönderilip çelişkinin nereden kaynaklandığı sorularak, çelişkinin giderilmesinden sonra, bilirkişi kurulunca münavebeye alınan buğday, saman, mısır ve ası mısırın 2012 yılı itibarıyla sulu şartlardaki dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ile kg. başına toptan satış fiyatlarını gösteren veri cetveli getirtildikten sonra bilirkişi raporundaki değerlerin bu verilere uygunluk sağlayıp sağlamadığının denetlenmesi ve gerekirse verilere uygunluk sağlayan ek raporlar alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
2-Bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın bir kısmının dava tarihi itibariyle bağ olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerlendirme yapılırken ekonomik olarak değer ifade eden ilk ürünün (yaş üzümün) verim, üretim gideri ve ortalama satış fiyatlarının gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilerek bu ürün üzerinden bildirilen veriler esas alınarak değer belirlemek gerekirken, işleme tabi tutulduktan sonra elde edilen kuru üzüm üretimine göre değerlendirme yapılması,
3-Dava konusu taşınmazın açık tarım arazisi olarak tespit edilen bölümleri ile ilgili olarak yapılan net gelir hesabında bilirkişi heyeti tarafından 1. yıl buğday, mısır ( bir yılda iki ürün) , 2. yıl ası mısır ürünleri alınarak 1. yılda araziye ekileceği kabul edilen ürünlerin %25’inin, 2. yıl ekileceği kabul edilen ürünün ise %50’si alınmak suretiyle taşınmazın bedeli tespit edilmiştir. İklim koşullarının elverdiği bazı yörelerde bir ürün hasat edildikten sonra toprak yeniden hazırlanıp hemen akabinde ikinci uygun ürün ekilebilmektedir. Bir yılda birden fazla ürün alınma imkanı bulunan yerlerde ülke genelinde bir yıldaki ikinci ürünün hazırlık ve yetiştirme süreleri de dikkate alındığında yılı aşan süre gerektiği de gözetilerek iki yılda üç ürün veya üç yılda dört ürün münavebe esası uygulanarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Buna göre bilirkişi kurulu tarafından bir yılda iki ürün ekilebileceği dikkate alınarak iki yılda üç ürün münavebeye alınmak suretiyle değerlendirme yapıldığına göre ürünlerin net gelirleri toplamının ikiye bölünerek hesaplama yapılması gerekirken 1. yılın %25’i, ikinci yılın %50’si alınarak değerlendirme yapılması,
4-Dava konusu taşınmazın tamamı 10000 m² olup, 1992,81 m²’si kamulaştırılmış, geriye 557,60 m² ve 7449,59 m²’lik iki parça kalmıştır. Kamulaştırmadan arta kalan 557,60 m²’lik kısmın geometrik şekli, yüzölçümü, tarımsal bütünlüğü dikkate alındığında %50 oranında değer kaybına neden olacağı dikkate alınmadan değer kaybı olmadığını belirten bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi ve ayrıca kamulaştırmaya konu olmayan bu kısmın da yol olarak terkinine karar verilmiş olması,
5-Davanın mahiyeti gereği davada kendisini vekille temsil ettiren davacı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
6-Anayasa Mahkemesi 1. bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken faiz verilmemiş olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 01.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.