Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/21524 E. 2015/10224 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21524
KARAR NO : 2015/10224
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, … İli … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve bir kısım davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, 12.01.2011 tarihli anlaşmazlık tutanağında dava konusu taşınmaz üzerinde 18 adet zeytin ağacı olduğunun tespit edildiği, 28.09.2012 tarihli keşif zaptında herhangi bir gözlem tespitine yer verilmediği, bilirkişi kurulu raporunda ne şekilde kapama kestane bahçesi kabul edildiğinin açıklanmadığı görülmüştür. Buna göre kamulaştırılan alanın kapama kestane bahçesi olup olmadığına ilişkin taraf delilleri sorularak bilirkişi kurulundan bu konuda ek rapor da alınmak suretiyle dava konusu taşınmazın niteliği tam olarak belirlendikten sonra kamulaştırılan taşınmaza Kamulaştırma Kanunu’ nun 11. maddesinin ( f) fıkrasına uygun şekilde bedel belirlenmesi gerekirken noksan tahkikatla belirtilen şekilde hüküm kurulması,
2-Dava konusu taşınmaz kapama kestane bahçesi olarak değerlendirildiği halde üzerindeki 18 adet zeytin ağacına ayrıca değer veren bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması,
3-Tapu maliklerinden …’ın 27.06.2006 tarihli veraset ilamında mirasçısı olduğu belirtilen … (…)’in veraset ilamının dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır. … (…)’in veraset ilamı dosyaya konulup, dava dışı mirasçılarının bulunduğunun anlaşılması halinde, bu kişilere mahkeme kararı ve davacı tarafın temyiz dilekçesi tebliğ edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
4-Kamulaştırma Yasası’nın 4650 sayılı Yasayla değişik 10. maddesinin onbirinci fıkrasında kamulaştırması yapılan taşınmaz mal tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde mahkemece sicil kaydının terkinine karar verileceği düzenlemesi karşısında, dava dilekçesinde davacı idarenin tescil ile birlikte terkin talebi de bulunduğu gözetilmeksizin kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescil ve terkini ile ilgili bir karar verilmemesi,
5-Karar başlığında davalılardan …’ in adının maddi hata yapılarak “…” olarak yazılması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
6-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 15.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.