YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19198
KARAR NO : 2014/18904
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
MAHKEMESİ : İmamoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2012/88-2013/77
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Yargıtay uygulamalarında dava konusu taşınmazın kadastro parseli, emsalin imar parseli olması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden İmar Kanunu’nun 18.maddesi gözetilerek düzenleme ortaklık payına tekabul edecek oranda indirim yapılması gerekip, dosya içindeki belediye imar müdürlüğü yazılarından dava konusu taşınmazın da emsalin de imar parseli oldukları anlaşılmakla, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sonucu bulunan değerinden herhangi bir indirim yapılmaması gerekirken %20 oranında indirim yapılması,
2-2942 sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu bağlamda değerlendirme yapabilmek açısından dava konusu taşınmazın bulunduğu cadde ve sokak itibarı ile emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerinin belediye başkanlığından 2012 yılı itibariyle getirtilerek emsalin vergi değeri ile karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Tapuda malik olarak görünen Halil çocukları Ali, Abdullah, Halil, Mustafa ve Ayşe, Osman oğlu F.. T. İbrahim kızı İ. T.. Hüseyin kızı E..G., A.. E. oğlu A.. T.., Ali çocukları H.. U.., O.. T.., M.. T.., F.. B.., H.. A.. kızı M..G..Ahmet kızı D.. Y. Niyazi kızı S… E.. davada taraf olmadıkları halde, davalılar adı geçenlerin mirasçıları olup olmadıkları da belirlenmeden bu kişilerin paylarını da kapsayacak şekilde taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile idare adına tesciline karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalılara iadesine, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.