YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19194
KARAR NO : 2014/17554
KARAR TARİHİ : 04.12.2014
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Bozma kararı öncesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin tespiti sırasında objektif değer artışı uygulanmadığı, söz konusu kararı davacı idare vekilinin temyiz ettiği ve Dairemizin bozma kararında ojbekif değer artışı uygulanması konusunda bir bozma yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, bozma gerekleri yerine getirilmeli ve bu bağlamda bozma kapsamı dışına çıkılmamalıdır.
Buna göre, bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda değer tespiti sırasında objektif değer artışı uygulanmamış olmasının davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek, bozmaya uyan mahkemece bu husus doğrultusunda bedel tespiti yapılması gerekirken objektif değer artışı uygulayan bilirkişi raporu esas alınarak fazla bedele hükmedilmesi,
2-Tespit edilen yeni kamulaştırma bedeli doğrultusunda varsa işlemiş mevduat faiziyle birlikte davacı idareye iade edilmesine karar verilen fazla yatırılan bedelin miktarının hüküm kısmında gösterilmemiş olması doğru görülmemiştir.
3-Ayrıca;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.