YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18931
KARAR NO : 2014/18487
KARAR TARİHİ : 18.12.2014
MAHKEMESİ : Reyhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/02/2014
NUMARASI : 2012/722-2014/99
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı kurum vekili ile bir kısım davalılar vekili Av.A.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozma ilamına uyularak inceleme ve işlem yapılmış ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Dairenin 01.10.2012 tarihli bozma ilamında dava konusu taşınmazlardan 53 ve 60 parsel yönünden zeytin ürününde ülke genelinde geçerli ortalama miktarın dikkate alınmadığı ve böylece en fazla 500kg verim miktarına göre hesaplama yapılıp bedel tespit edileceğinin düşünülmemiş olması sebebiyle bozulduğu, dava konusu 70 parsel yönünden ise hesaplama yöntemine ilişkin herhangibir hususun bozma nedeni yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, bozma gerekleri yerine getirilmeli ve bu bağlamda bozma kapsamı dışına çıkılmamalıdır. Mahkemece salt bozmada belirtilen hususlar esas alınmak suretiyle hesaplama yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece uyulan bozma ilamında değinilen husus dışına çıkılarak, bozma sonrası hükme esas alınan raporda dava konusu her üç parsel için de bahçe yaşına göre değerlendirme yapan rapora göre hüküm kurulmuş olması,
2-Mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalılar adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra belirlenip hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davacı idareye ödenmesi yerine sadece fazla yapılan ödemenin davacı kuruma iadesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması,
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.