Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/18610 E. 2014/16018 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18610
KARAR NO : 2014/16018
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

MAHKEMESİ : Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2013/77-2013/17

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde aynı kamulaştırma kapsamında kalan taşınmazların Dairemizce daha önce incelenen tespit ve tescil dava dosyalarında %100 oranında objektif değer artışı uygulanmış olup, bu husus Dairemizce de adalet ve hakkaniyete uygun bulunduğu halde aynı özelliklere sahip dava konusu taşınmazda %60 objektif değer artışı uygulayan bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak eksik bedele hükmedilmesi,
2-Dosyada mevcut gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü cetvelinde; yer fıstığının dekar başına ortalama üretim gideri 80 TL, ortalama satış fiyatı 1,75 TL olarak bildirildiği halde, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda gerekçesi gösterilmeden bu rakamların sırasıyla 300 TL ve 3,5 TL olarak alınması,
3-Dava konusu taşınmazın kullanım amacı, yüzölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında kamulaştırmadan arta kalan kısmında en fazla %10 oranında değer kaybı olacağı düşünülmeden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda kalan kısma %50 değer kaybı verilerek yüksek bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
4-Bundan ayrı olarak;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.