YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18531
KARAR NO : 2014/15611
KARAR TARİHİ : 06.11.2014
MAHKEMESİ : Nevşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2011
NUMARASI : 2009/18-2011/52
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı kurum ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Bilirkişi kurulu raporunda somut emsal olarak incelenen .. ada … sayılı parselin Dairenin geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen belediye başkanlığı yazı cevabına göre imar uygulaması sonucu oluşmuş ve geldisi olan parselden düzenleme ortaklık payı düşülmesi sebebiyle imar parseli olduğu, dava konusu taşınmazın ise dava tarihi itibarıyla kadastro parseli olduğu anlaşıldığından; dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan kamulaştırma bedelinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiği düşünülmeden, kamulaştırma bedelini yüksek tespit eden rapora göre karar verilmesi,
2-Dava konusu taşınmaz ile somut emsal alınan taşınmazın bulundukları cadde ve sokak itibariyle belediyece belirlenen 2009 yılındaki emlak vergisine esas asgari m² değerlerinin belediye başkanlığından araştırılmaksızın hüküm kurulmuş olması,
3-Somut emsalin yüzölçümünün 325 m² olduğu anlaşılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsalin yüzölçümü 455 m² olarak hesaplama yapılmış olması,
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 06.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.