YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18328
KARAR NO : 2014/17720
KARAR TARİHİ : 08.12.2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu 11. maddesinin f bendine göre tarım arazilerinde kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden zemin değeri belirlenir. Bu yöntemde taşınmazın üzerinde muhtesat niteliğindeki ağaç yoksa açık tarım arazisi olarak, muhtesat niteliğinde ağaçların bulunması halinde ise kamulaştırılan kısımdaki ağaçların cins, sayı ve yaşları gözetilerek niteliğine uygun biçimde kapama meyve bahçesi ya da ağaçların yetersiz sayıda olduğunun tespiti halinde ağaçlara maktuen değer verilir. Dosyaya sunulan bilirkişi kurulu raporunda taşınmaz üzerinde 19 adet dut ağacının bulunduğu belirtildiği halde raporun dördüncü bölümünde kapama karışık meyve bahçesi münavebesi uygulandığı belirtilmiş olup, dut ağaçlarının kapamaya yeterli sayıda olup olmadığı tartışılmadığı gibi başkaca meyve ağaçlarının bulunduğu da saptanmamıştır. Buna göre mahkemece, açıklandığı şekilde, ek bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı idare adına tescili istendiğine göre, mahkemece dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, talebi aşacak şekilde dava konusu taşınmazın TMK’ nun 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/c maddesi gereğince tapudan terkinine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 06.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.