Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/1822 E. 2014/3644 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1822
KARAR NO : 2014/3644
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 9. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2013
NUMARASI : 2013/299-2013/288

Dava dilekçesinde, küçük S.. C..’ın babasının davacı Satılmış olduğunun tespiti ile nüfus kaydındaki “Haydar” olan baba adının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı Sultan’ın davalı Haydar ile evliyken davacı Satılmış ile birlikte yaşamaya başladığını, bu birliktelikten S.. C..’ın olduğunu, daha sonra davacı Sultan’ın davalı Haydar’dan boşanıp davacı Satılmış ile evlendiğini, S.. C..’ın hem Haydar’ın nüfusunda hem de Satılmış’ın nüfusunda kayıtlı olduğunu, mükerrer kayıt bulunduğunu, S.. C…’ın babasının Satılmış olduğunun tespiti ile ilk kayıttaki “Haydar” olan baba adının iptali ile “Satılmış” olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesinde; ”Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur.” 285/1 maddesinde; “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.” 286. maddesinde; “Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır. Çocuk da dava hakkına sahiptir.” Türk Medeni Kanunu’nun 291. maddesinde; “Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir. Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar.” 301. maddesinde; “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” 292. maddesinde; “Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur.” 293. maddesinde; “Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar. Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olmasını engellemez.” hükümleri öngörülmüştür.
Somut olayda; davacı Sultan’ın davalı Haydar ile 13.02.1979 tarihinde evlendiği, evlilik devam ederken davacı Satılmış ile birlikte yaşamaya başladığı, bu birliktelikten S.. C.’ın doğduğu, daha sonra 26.05.1999 tarihinde tarafların boşandığı, davacı Sultan’ın 23.08.2000 tarihinde davacı Satılmış ile evlendiği, S.. C..’ın 22.04.1998 doğumlu olarak Haydar’ın nüfusunda, 22.04.1999 doğumlu olarak da Satılmış’ın nüfusunda kayıtlı olduğu, S.. C..’ın babasının Satılmış olduğunun tespiti, çocuğun mükerrer kaydı nedeniyle ilk kayıtttaki “Haydar” olan baba adının iptali ile “Satılmış” olarak düzeltilmesinin istendiği, mahkemece taraflara dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden davanın soybağına ilişkin olması ve annenin soybağının reddi davası açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme ise hakime aittir. Buna göre dava, 22.04.1998 doğumlu S.. C..’ın soybağının reddi ve bunun neticesinde mükerrer kaydının iptali suretiyle 22.04.1999 doğum tarihi ile soybağının sonradan evlenme yoluyla düzeldiğinin tespitine ilişkin olup, mahkemece uyuşmazlığın az yukarıda açıklanan kanun hükümleri gözetilerek çözümlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 317. maddesi uyarınca, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesi gerekir. Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasa’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek, HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.