Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/17617 E. 2014/17314 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17617
KARAR NO : 2014/17314
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, irtifak kamulaştırma bedelinin tespiti ve irtifak hakkının idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Bozma öncesi hükme esas alınan raporda irtifak hakkının taşınmazda meydana getireceği değer düşüklüğü oranı %35 den hesaplanmış ve bu konuda bozma yapılmadığı halde bozma sonrası alınan 2. bilirkişi kurulu raporunda irtifak değer kaybının oranının %30 dan hesaplanarak daha az bedele hükmedilmesi,
2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında mevcut olan ipotek şerhinin sadece hükümde kamulaştırma bedeline yansıtılmasıyla yetinilmesi gerekirken ipotek şerhinden dolayı kamulaştırma bedelinden %1 oranında değer kaybı düşülerek hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması,
3-Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporuna ekli ve mahkemenin başka bir dosyasına gönderilmiş olan 07.05.2013 tarihli gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünün 2009 yılı kuru tarlada buğday, samanı, arpa ve samanına ait veri cetveli ile Dairenin geri çevirme kararıyla dosyaya getirtilen 25.09.2014 tarihli gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünün gönderdiği veri cetvelindeki arpa ve samanın satış fiyatları ile buğday ve arpanın üretim giderlerinin farklı olduğu ve her iki cetvelde de üretim giderlerini harcama kalemlerini gösterir şekilde ayrıntılı olmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden yukarıda belirtilen her iki cetvelin arasındaki çelişkinin giderilerek, 2009 yılına ait kuru tarlada münavebe ürünleri olan buğday, samanı ile arpa ve samanın tüm harcama kalemlerini gösteren ayrıntılı üretim giderlerinin getirtilerek bilirkişi raporunun denetlenmemesi,
4-Kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin davaların bu niteliğine göre vekille temsil edilen davacı idare yararına ve tespit edilen bedel dikkate alınarak AAÜT’nin 12. maddesindeki “(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” (2)Şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.666,66 TL’ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının, ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir. Ancak bu ücret asıl alacağı geçemez.” şeklindeki düzenleme uyarınca avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, mahkemece davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla (acele ele koyma dosyasında tespit edilen ve bankaya bloke edilen bedelin mahsup edilerek fark bedele) dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden tarihden, 1. karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.