Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/17188 E. 2014/16777 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17188
KARAR NO : 2014/16777
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 12. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 30/03/2012
NUMARASI : 2012/62-2012/252

Dava dilekçesinde, davacının kızı E.’nın babasının R.. T.. olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, R.. T.. ile evlilik dışı ilişkisinden E. isimli çocuğu olduğunu, Recep’in çocukla ilgilenmediği gibi yasal olarak da tanımadığını, araştırma sonucu vefat etmiş olduğunu öğrendiklerini belirterek çocuğun babasının R.. T.. olduğunun tespiti ile babalığa hükmedilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının, R.. T.. ile evlilik dışı ilişkisinden E. isimli çocuğu olduğunu, Recep’in çocukla ilgilenmediği gibi yasal olarak da tanımadığını, araştırma sonucu R.. T..’nin vefat etmiş olduğunu öğrendiklerini belirterek çocuğun babasının R.. T.. olduğunun tespiti ile babalığa hükmedilmesi istemiyle R.. T..’nin mirasçları davalı gösterilmek suretiyle babalık davası açıldığı, mahkemece davalıların adreslerinin gösterilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, ancak davacı vekili tarafından 16.03.2012 tarihli dilekçe verilerek davacının yabancı uyruklu olduğunu, R.. T..’nin Türk Silahlı Kuvvetleri’nde albay iken emekli olduğunu daha sonra öldüğünü, yasal mirasçılarının açık adresini bilmediklerini belirterek bu kişinin açık kimlik bilgilerinin Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden sorulması için müzekkere yazılmasını istediği, mahkemece bu konuda her hangi bir işlem yapılmadığı gibi bir karar da alınmadığı, daha sonra da dosya üzerinden davanın usulden reddine karar verildiği, kararın tebliği için iade üzerine R.. T..’nin ve mirasçılarının açık kimlik bilgilerine ulaşıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337. maddesinde evlilik birliğinin bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı, 426/2. maddesinde ise yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı, 301. maddesinde de babalık davasının, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye, dava ana tarafından açılmış ise kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği hükme bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa’nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Somut olayda; dava, Türk Medeni Kanunu’nun 301. ve devamı maddeleri uyarınca ana tarafından açılan küçük E.’nın babasının R.. T.. olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Ancak davada dosya içerisinde açık kimlik bilgileri belli olan R.. T..’nin mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilmediği gibi iddia ve savunma hakkının kullanılmasına da olanak tanınmamıştır. Ayrıca dava, Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye ihbar edilmeden ve küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alınarak mahkemece dava dilekçesinin R.. T..’nin mirasçılarına tebliği ile savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınmalı, gösterdikleri takdirde delilleri toplanmalı, küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyım, Cumhuriyet Savcısı ve Hazineye ihbar edildikten sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatla karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.