Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/17034 E. 2014/16669 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17034
KARAR NO : 2014/16669
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/03/2013
NUMARASI : 2012/77-2013/53

Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı M.. B.. ile İl Özel İdaresi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın imar planında kısmen yol, kısmen ilköğretim tesis alanı, kısmende park ve konut alanında kaldığı, imar planında yol olarak belirlenen kısmına fiilen el atıldığı, ilköğretim tesis alanı olarak belirlenen kısmına ise fiili el atma bulunmadığı, fiilen el atılmayan taşınmaz bölümünün 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 7 ve 8. maddeleri kapsamında düzenlenen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ilköğretim tesis alanı olarak kamuya özgülenmesi sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan dolayı hukuken el atıldığı gerekçesiyle taşınmazın bedeline hükmedildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Taşınmazın fiilen el atılmayan fen bilirkişi raporunda ilköğretim tesis alanı olarak J-K ve L harfleri ile gösterilen bölümü yönünden yapılan incelemede, kamulaştırma yetkisinin K.. İ..ne ait olduğu, davalı M.. B..’nın fiilen el attığı kısım itibarıyla proje bütünlüğünden de söz edilemeyeceği dikkate alınarak;
Uygulama ve öğretide kamu idarelerinin, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumu da idari eylem olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238 E.–2012/63 K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10.fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Bu nedenlerle; fiilen el atılmayan taşınmaz bölümü yönünden davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca bu kısma yönelik davanın tefriki ile davanın usulden reddine ilişkin hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Taşınmazın fiilen el atılan fen bilirkişi raporunda yol olarak gösterilen C1-C2-C3-C4-D1-D2-D3-E-F-G-H-M ve N harfleri ile gösterilen bölümler yönünden yapılan incelemede ise;
Karar tarihinden sonra 11.06.2013 günü yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarıyla getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “…bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında davacılar lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ile maktu karar ve ilam harcı alınmasına karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.