YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16634
KARAR NO : 2014/15777
KARAR TARİHİ : 10.11.2014
MAHKEMESİ : Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2013/539-2013/63
Dava dilekçesinde, 6.566,73 TL dernek zararının faiz ve masraflarla birlikte davalılardan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı O.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıların, davacı derneğin E.. şubesinin eski yöneticileri olduğunu, bu şubeye bağlı olan tıp merkezinde çalışan Dr. Ö. T.’un maaşının davalılar tarafından zamanında ödenmemesi nedeniyle derneğin zarara uğradığını, bu zarara davalıların görevleri esnasında gerekli özeni göstermemelerinin neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak 6.566,73 TL kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, 18.09.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle de; tahsili istenen zarar bedelini 7.560,28 TL’ye çıkarmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde; “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.” 42. maddesinde ise; “Zararı ispat etmek müddeiye düşer, zararın hakiki miktarını ispat etmek mümkün olmadığı takdirde hakim, halin mutat cereyanını ve mutazarrır olan tarafın yaptığı tedbirleri nazara alarak onu adalete tevfikan tayin eder.” hükümleri yer almaktadır. Benzer hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda da yer almaktadır.
Somut olayda dava, davalıların haksız eylemi sonucu davacı derneğin uğradığı zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 42. maddesi gereğince maddi tazminatın kapsamı gerçek zarar ile sınırlıdır. Mala yönelik haksız eylemlerde gerçek zarar, mal varlığının haksız eylemden önceki durumuna gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmemiş olsa idi ne durumda olacak ise o duruma getirilmesi için gerekli olan tutardır. Bu durumda şube yönetim kurulu üyesi olan davalıların şubeye bağlı tıp merkezi çalışanı olan Dr.Ö.T.’a zamanında maaşını ödemiş olsa idi ne kadar dernek bütçesinden para çıkacaksa o miktar bedelin zarar olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Yargılama sırasında mahkemece meydana gelen olay nedeniyle taraflara yüklenebilecek kusur oranı ve zarar miktarı yönünden bilirkişiden rapor alınmıştır. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen zararın ne kadarının gerçek zarar, ne kadarının ise zorunlu ödenmesi gereken maaş karşılığı olduğu belirtilmediği halde belirlenen tüm bedelin davacı dernek zararı kapsamında maddi tazminat olarak kabulü mümkün değildir.
Hal böyle olunca mahkemece, dosya yeniden bilirkişi kuruluna tevdi edilerek davacı tarafın meydana gelen olay nedeniyle davalı taraftan istemekte haklı olduğu gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlenmeli, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru gorülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.