Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/15656 E. 2014/16911 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15656
KARAR NO : 2014/16911
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2012/476-2013/336

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalılar vekili Av.K.Ö. geldi. Davacı adına gelen olmadı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilmiş olup bu kez iade edilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-2942 Sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazların ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyadaki kayıtlara göre 2012 yılında dava konusu taşınmazların M.Caddesi’ne göre emlak vergisine esas değeri 973,29 TL, emsal alınan .. ada.. parselin değeri ise 916,04 TL dir. Buna göre dava konusu taşınmazların emsal taşınmazdan daha değerli oldukları dikkate alınıp en fazla eşdeğer kabul edilerek değerlendirme yapılabileceği düşünülmeden, dava konusu taşınmazların emsalden (%85-90) değersiz kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde değerlendirme yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olması,
2-Dosya içerisine tapu müdürlüğü ve belediye başkanlığından getirtilen yazılardan dava konusu taşınmazlardan .. ada.. parsel sayılı taşınmazın kadastral parsel, .. ada .. parsel sayılı taşınmaz ile somut emsal alınan .. ada .. parselin imar parseli oldukları anlaşılmıştır. Bu durumda dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden İmar Yasası’nın 18. maddesinin ikinci fıkrası gereğince düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması, dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmaz için ise emsalle aynı nitelikte imar parseli olduğundan düzenleme ortaklık payıyla ilgili herhangi bir düşme veya ekleme gerekmediği halde dava konusu taşınmazların kadastral, somut emsalin imar parseli olduğu kabul edilerek %35 oranında düzenleme ortaklık payının ilave edilmesi suretiyle değerlendirme yapan ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
3-Anayasa Mahkemesi 1. bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden 13.11.2012 tarihinden karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken faiz verilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılar yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı taraflara verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.