YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14579
KARAR NO : 2014/16804
KARAR TARİHİ : 24.11.2014
MAHKEMESİ : Tarsus 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2012/427-2013/292
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalılar vekili Av.F. İ. ile davacı vekili Av.Ü.Ö.geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilmiş olup, bu kez iade edilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Bilirkişi kurulu raporlarında, emsalin imar parseli olmasına karşın dava konusu taşınmazın kadastral parsel niteliğinde bulunması nedeniyle bu yönden aralarında denklik sağlanması bakımından dava konusu taşınmazın emsal ile karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden somut emsalin imar parseli haline gelirken uğramış olduğu zayiat miktarı olan %17,379 oranında düzenleme ortaklık payına tekabül edecek bir indirim yapılmıştır. Oysa, bu gibi durumlarda düşülecek düzenleme ortaklık payı, dava konusu taşınmazın imar parseli haline getirilecek olması durumunda yüzölçümünün uğrayacağı kayıp oranında olması gerekir. Somut emsalin imar parsel haline gelirken uğramış olduğu zayiat miktarının, dava konusu taşınmazın bulunan değerinden düzenleme ortaklık payı için yapılacak indirimde oran olarak bir etkisi yoktur. Bu nedenle dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle içinde bulunduğu imar planına göre imar parseli olması halinde (düzenlemeye tabi kılınması durumunda) uğrayacağı zayiat miktarının (düzenleme ortaklık payının) ne şekilde hesaplanacağı, 3194 sayılı İmar Kanunu’na ve bu kanuna göre çıkarılmış bulunan “İmar Kanunu’nun 18.maddesi uyarınca yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlenmesi ile ilgili esaslar hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre belirlendiğinden, mahkemece ilgili belediye imar müdürlüğünden dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi yapıldığında İmar Kanunu’nun 18.maddesi ve ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca imar planı çerçevesinde tabi olacağı kayıp oranı sorulup bu oranda bedelden indirim yapılması gerekirken yeterli araştırma yapılmadan imar parseli olan emsalin düzenlenme sırasında uğradığı %17,379 oranındaki kayıp esas alınarak dava konusu taşınmazdan da bu oranda indirim yapılarak sonuca ulaşılmış olması ve bu raporlara itibarla hüküm kurulması,
2-Davacı K.. M..’nün 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/j maddesi hükmüne göre (1) sayılı tarifedeki yargı harçlarından müstesna tutulduğu gözetilmeden karar harcının alınmış olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği 29.03.2013 tarihinden, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.