Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/1372 E. 2014/9430 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1372
KARAR NO : 2014/9430
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/11/2013
NUMARASI : 2012/1471-2013/1823

Dava dilekçesinde, kayyımlığın kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı; velayeti altında olan 05.06.2002 doğumlu kızı Selenay’a kayyım atandığını, atamanın usulsüz olduğunu belirterek kayyımlığın kaldırılmasını istemiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesinde “Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.” 426/2. maddesinde ise “Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa” kayyım atanacağı hükümleri düzenlenmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı anne hakkında eşi Halil tarafından Eskişehir 2. Aile Mahkemesi’nin 2010/323 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığı, davacı eş ve küçüğün babası Halil’in 20.11.2010 tarihinde ölümü üzerine küçüğe Türk Medeni Kanunu’nun 426. maddesi uyarınca kayyım atandığı, boşanma davasında evliliğin ölümle sona ermesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, boşanma davasında verilen kararın tebliğe çıkarılması için ilgililere süre verilmesi, davanın Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesi uyarınca devam etmesi halinde sonucunun beklenmesi, kararın kesinleşmesi halinde ise aynı Yasanın 477/1. maddesi uyarınca “Temsil kayyımlığı, kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitirilmesiyle sona erer.” hükmü gereği temsil kayyımlığının kendiliğinden sona ereceği ve dava açmakta hukuki yarar bulunmaması nedeniyle davanın reddinin gerekeceği dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.