Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/13600 E. 2014/13386 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13600
KARAR NO : 2014/13386
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2013/38-2013/366

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmaza emsal alınarak incelenen Ş…. Mahallesi ….ada 5 parsel sayılı taşınmazın 10.01.2013 tarihli satışının davacı M.. B..’nın şirkete (Ö…Tesisat Ltd. Şti) satışı olduğu, bu satışın tarafları ve taşınmazların nitelikleri dikkate alındığında ticari amaçlı bir satış olduğu ve taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığı izlenimini uyandırmaktadır. Bu sebeple bilirkişi kurullarının somut emsal seçimini isabetli yaptıklarından sözedilemez. Bilirkişi kurullarınca taşınmazın değerinin tespitinde değerlendirmeye alınan emsalin özel amaçlı olmayan, özel nitelikleri bulunmayan satış tarihi itibariyle değerlendirme tarihine yakın, benzer ölçek ve büyüklükte bulunan taşınmaz satışlarından seçilmesi gerekir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edildiğine göre; Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdiri esaslarını gösteren 11. maddesinin 3. fıkrasının özellikle arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tespiti ve bedelin tespitinde etkisi olan diğer unsurlarda dikkate alınarak 4. fıkra gereğince her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin saptanması gerekmektedir. Emsalin kamulaştırılan taşınmazla aynı konumda olması, taşınmaza yakın mesafede bulunması, aynı nitelik ve özellikleri taşıması, benzer yüzölçümünde olması veya kamulaştırmaya yakın günlerde satılmış olması zorunlu değildir. Aynı özellik ve nitelikleri taşıyan başka yerlerde bulunan ve kamulaştırma gününden önce satılmış olan taşınmazlar da emsal alınabilir. Bu emsalin satış fiyatına Türkiye İstatistik Kurumu üretici fiyat endeksi uygulanmak suretiyle değerlendirme tarihinde oluşan fiyatları bulunduktan sonra dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar belirtilip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu belirtilmeli ve bu suretle yapılacak karşılaştırma ile dava konusu taşınmazın değeri belirlenmelidir.
Mahkemece, tarafların vereceği ya da re’sen belirlenecek emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten ve bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptandıktan sonra, yukarıda açıklanan esaslara uygun incelemeyi ve sonucunu içeren ek bilirkişi raporları alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, kamulaştırılan taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası’nın 18. maddesinin ikinci fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
2942 Sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması ve buna göre dava konusu taşınmaz ile emsallerin 2013 yılı itibariyle emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından getirtilip karşılaştırılarak değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmiş olması gerekir.
Mahkemece tüm bu hususlara riayet edilmeksizin düzenlenen rapor doğrultusunda hüküm kurulması,
2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydından 12.03.1996 tarihinde konulduğu anlaşılan “Korunması gerekli kültür varlığı” şerhinin halen devam edip etmediği araştırılarak, mevcut şerhin taşınmazın değerinde oluşturması kaçınılmaz olan değer kaybı ile ilgili olarak, inşaat yoğunluğu, proje çeşitliliği, kat sayısı vs. gibi hususlarda üzerinde şerh bulunmayan komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında değer kaybı yönünde olumsuz bir durum meydana getirip getirmediği belediye imar müdürlüğü ve koruma kurulundan sorularak yazı cevaplarını karşılar ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemiş olması,
3-Mahkemece tespit edilen ve davacı adına yatırtılan kamulaştırma bedelinin hükümle birlikte davalıya ödenmesine karar verildiğine göre dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken faizin hangi tarihe kadar uygulanacağının kararda gösterilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.