Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/12586 E. 2014/15149 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12586
KARAR NO : 2014/15149
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Salihli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2013
NUMARASI : 2013/288-2013/842

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek asgari ve azami verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Dairenin geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen Salihli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nün 20.06.2014 tarih ve 2596 sayılı yazısı ile gönderilen veri cetvelinde sulu şartlarda buğday, saman, 2. ürün mısır ve 1. ürün mısırın 2013 yılına ait veri cetveli ile dosya içerisinde yer alan Salihli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nün 30.04.2013 tarih ve 1524 sayılı veri cetveli arasında münavebeye alınan ürünlerin dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ve ortalama toptan satış fiyatları arasında çelişki bulunmaktadır.
Saptanan bu durum karşısında mahkemece her iki cetvel gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğüne gönderilip çelişkinin nereden kaynaklandığı sorularak, çelişkinin giderilmesinden sonra, bilirkişi kurulunca münavebeye alınan buğday, saman, mısır ve ası mısırın 2013 yılı itibarıyla sulu şartlardaki dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ile kg. başına toptan satış fiyatlarını gösteren veri cetveli getirtildikten sonra bilirkişi raporundaki değerlerin bu verilere uygunluk sağlayıp sağlamadığının denetlenmesi ve gerekirse verilere uygunluk sağlayan ek raporlar alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
2-2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/f maddesine göre arazilerde kamulaştırma bedelinin; taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenlenecek bilirkişi raporunda bütün unsurların cevapları ayrı ayrı belirlenmek suretiyle gerekçeli bir değerlendirme sonucu takdir edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu yöntemde öncelikle taşınmazın kuru ya da sulu niteliği saptanıp bu niteliği esas alınarak taşınmazın bulunduğu yörede ekilmesi mutad bulunan ürünlerinin münavebesi ile zemin değeri bulunmalıdır. Münavebe planın uygulanmasında bir ürün sonraki yıllarda tekrar plana dahil edilmeden ve bir ürünün (yıllık brüt gelirinden üretim giderinin düşülmesi sonucu oluşacak) net gelirinin tümü esas alınmalıdır.
Dava konusu taşınmazın net gelir hesabında bilirkişi heyeti tarafından 1. yıl buğday, mısır (bir yılda iki ürün), 2. yıl ası mısır ürünleri alınarak 1. yılda araziye ekileceği kabul edilen ürünlerin %25’inin, 2. yıl ekileceği kabul edilen ürünün ise %50’si alınmak suretiyle taşınmazın bedeli tespit edilmiştir. İklim koşullarının elverdiği bazı yörelerde bir ürün hasat edildikten sonra toprak yeniden hazırlanıp hemen akabinde ikinci uygun ürün ekilebilmektedir. Bir yılda birden fazla ürün alınma imkanı bulunan yerlerde ülke genelinde bir yıldaki ikinci ürünün hazırlık ve yetiştirme süreleri de dikkate alındığında yılı aşan süre gerektiği de gözetilerek iki yılda üç ürün veya üç yılda dört ürün münavebe esası uygulanarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Buna göre bilirkişi kurulundan iki yılda üç ürün ya da üç yılda dört ürün alınabileceği gözetilip yıllık net gelirlerinin tümü üzerinden hesaplama yapılması gerekirken ürünlerin net gelirlerine yüzdelik oranla değer biçilmesi,
3-Davanın mahiyeti gereği davada kendisini vekille temsil ettiren davacı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.