Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/12275 E. 2014/13238 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12275
KARAR NO : 2014/13238
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2013
NUMARASI : 2010/623-2013/157

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de; gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Mahkemece, sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmediği halde dava konusu taşınmazı sulu tarım arazisi olarak nitelendiren bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmiş olması nedeni ile bozulmuş, bozma öncesi verilen kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebeye alınan buğday, saman, patlıcan, biber ve mısır üzerinden değerlendirme yapılıp muhdesat ve ağaç bedeli de eklenerek bedel tespit edilmiş olması Dairemizce bozma sebebi yapılmamıştır. Mahkemece bozmaya uyulmuş olduğuna göre bozma gerekleri yerine getirilmeli, bu bağlamda bozma kapsamı dışına çıkılmamalı ve taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle bozma sonrasında alınan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğu anlaşıldığına göre mahkemece bozma ilamı öncesi bilirkişi raporuna göre bir karar verilmesi gerekirken bozma kapsamı dışına çıkılarak bu defa taşınmazı narenciye bahçesi olarak değerlendiren bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Bundan ayrı;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi de bozma sebebi yapılmıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.