Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/11643 E. 2014/13385 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11643
KARAR NO : 2014/13385
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2011/509-2013/324

Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, D.. Y.. tarafından açılmış bir dava bulunmadığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Bilirkişi rapor ve krokisinde (D) harfi ile gösterilen imar planında yeşil alanda kaldığı anlaşılan, davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından fiilen el atılan (B) harfi ile gösterilen batı garajı proje bütünlüğü oluşturmayan 4.817,78m²’lik bölümü yönünden yapılan incelemede;
Uygulama ve öğretide; kamu idarelerinin hizmetlerinin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin idari işlem; görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmakta olup, somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığından 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238E.–2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna oybirliği ile karar verilmiştir.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Bu nedenle; davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca dava konusu taşınmazın hukuken el atılan bölümünün tesbiti yapıldıktan sonra bu bölüm yönünden davanın usulden reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Taşınmazın fiilen el atılan kısımları yönünden yapılan incelemede ise;
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
Bilirkişi kurulunca somut emsal alınan Ç…Mahallesi … ada 3 parsel sayılı taşınmazın dava konusu taşınmazla karşılaştırılması sonucunda; dava konusu taşınmazın emsal taşınmazın % 24,22’si oranında bir değerde olduğu kabul edilmek suretiyle değerlendirme yapılmış ve mahkemece de bu rapora dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
2942 Sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazın ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyadaki kayıtlara göre 2011 yılında dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değeri H…Cad…195,24TL, 322. sokak 103,85TL, 9. Y… sokak 77,89TL, emsal alınan Ç… Mahallesi …ada 3 parselin vergi değeri ise 58,16 TL dir. Bu durumda emlak vergi değerleri bakımından dava konusu taşınmazın emsal taşınmazın değerinden daha fazla olduğu ve vergi değerlerinin bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmeye ters düşecek nitelikte olduğu açıktır. Dolayısıyla emsal taşınmazın uygun emsal olduğunun kabulü mümkün olmayıp, dava konusu taşınmaza vergi değerleri itibarıyla daha uygun emsaller bulunabileceği halde bu taşınmazı somut emsal olarak değerlendiren bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
3-Kabule göre de;
Dava konusu taşınmazın B, C ve fiilen el atılmaması nedeniyle idari yargının görev alanında kalan D harfi ile gösterilen bölümleri itibari ile toplam tazminat bedeli 4.531.266,00TL olmasına ve hükümde de bu şekilde yazılmasına rağmen bu miktarın davacıların payları oranında dağıtımı yapılırken (A) harfi ile gösterilen yerden davacılara isabet eden miktarların da dahil edilmesi suretiyle karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
4-Bundan ayrı 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7 ve 13. fıkralarında getirilen “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” ve “…bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır.” düzenlemeleri karşısında harç ve vekalet ücretlerinin maktu olarak belirlenmesi için bu hususta da mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.