Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/11332 E. 2014/12697 K. 15.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11332
KARAR NO : 2014/12697
KARAR TARİHİ : 15.09.2014

MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2012/178-2012/502

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalı vekilleri Av.A.. A..ve Av.U..Ç..A..le davacı vekili Av.N..D.. geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosya eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilmiş olup, bu kez iade edilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu taşınmazın değerinin tesbitinde incelenen emsal, imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası’nın 18. maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerekir. Dairenin geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen belediye imar müdürlüğü ve tapu müdürlüğü yazılarına göre, -hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda- somut emsal olarak incelenen 493 parsel sayılı taşınmazın, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 15. ve 16. maddeleri gereğince 347 parsel sayılı 14150 m² miktarlı taşınmazın 2199 m²’lik kısmının yola terkine müteakip yapılan ifraz işleminden oluştuğu ve 23.07.1974 tarihinde tescil edildiği bildirilmiş olup, somut emsalin satış tarihi itibariyle İmar Yasası uyarınca düzenleme görmüş imar parseli, dava konusu taşınmazın ise dava tarihi itibariyle kadastro parseli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda bilirkişi kurulunca yapılan değerlendirmede, dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması,
2-2942 Sayılı Yasa’nın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazın ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyadaki kayıtlara göre 2012 yılında dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değeri 5,72 TL, emsal alınan 493 parselin değeri ise 4,58 TL’dir. Buna göre dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değerli olduğu, dolayısıyla en fazla eşdeğer kabul edilerek değerlendirme yapılabileceği düşünülmeden dava konusu taşınmazın emsalden %50 daha değersiz kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde değerlendirme yapan bilirkişi raporuna itibarla karar verilmesi,
3-Dava konusu taşınmazda daimi irtifak hakkının davacı adına tesis ve tescili ile yetinilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde irtifak hakkının ağaç dikmemek, bina vs. sabit tesis yapmamak şartıyla tesciline karar verilmesi,
4-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin son fıkrası hükmüne göre kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde kamulaştırma bedeli, bu kamulaştırma nedeniyle taşınmazın tamamında oluşacak değer düşüklüğüdür. Başka bir deyişle taşınmazın kamulaştırma öncesindeki değeri ile irtifakın geçmesinden sonraki değeri arasındaki fark kamulaştırma bedelidir. Bu bedel taşınmazın büyüklüğüne, kullanma biçimine, arsa ya da tarım arazisi oluşuna, irtifakın niteliği ile geçtiği yer ve kapladığı alana göre yüzde olarak belirlenir ve irtifakın taşınmazda doğurduğu bu değer düşüklüğü oranına göre kamulaştırma bedeli bulunur. Ayrıca Yargıtay uygulamalarında üzerinde irtifak hakkı kurulmuş olan taşınmazda bu irtifak nedeniyle oluşacak değer düşüklüğünün en fazla (taşınmazın cins ve niteliğine göre uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durum yoksa) irtifaktan etkilenen alanın mülkiyet değerinin arazide % 35’i, arsada ise % 50’si oranında olacağı kabul edilmektedir. Açıklanan bu esaslar gözönünde tutulduğunda irtifak kamulaştırmasından dolayı dava konusu taşınmazda oluşacak değer düşüklüğü oranının % 27,4 olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, bilirkişi kurulunca daha yüksek oranda değer düşüklüğü esas alınarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi,
5-Dava konusu taşınmazın parsel numarası 153 iken gerekçeli kararın hüküm kısmında hatalı olarak 1204 yazılması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
6-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı Yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla acele el koyma dosyasında ödenen kısmın mahsubu ile mahkemece artırılan 56.687,29 TL’lik bölüme dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden 15.10.2012 tarihinden 28.12.2012 olan karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.