YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11208
KARAR NO : 2014/15557
KARAR TARİHİ : 04.11.2014
MAHKEMESİ : Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/07/2010
NUMARASI : 2010/274-2010/832
Dava dilekçesinde, kayyımlık kararının kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise kararın iptalini talep eden vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden kararın iptalini talep eden davacı vekili Av.Z.A. ve davalılar vekilleri Av.D. G. ile Av.H. G. geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; ..ada .. parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından “M. oğlu İ.”in kim olduğu bilinmediğinden İstanbul Defterdarının kayyım atanmış olduğunu ancak adı geçen hissedarın öldüğünü ve davacının mirasçı kaldığını, kayyımlıkla idareyi gerektirir bir durumun kalmadığını belirterek kayyımlık kararının kaldırılmasını istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 477. maddesinde “Temsil kayyımlığı, kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitirilmesiyle sona erer. Yönetim kayyımlığı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona erer.” hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu .. ada .. parsel sayılı taşınmazın hissedarlarından “M. oğlu İ.”in kim olduğu bilinmediğinden Silivri Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 30.07.2010 tarihli 2010/274 Esas ve 2010/832 Karar sayılı kararı ile “M.oğlu İ.”e İstanbul Defterdarının kayyım atanmış olduğu, ortaklığın giderilmesi davasında 28.07.1992 tarihinde taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği ancak satış dosyasının takip edilmediği için satışın yapılmadığı, “M.oğlu İ.”in 1930’lu yıllarda öldüğü, davacı ile dava dışı olan H. G. ve diğerlerinin mirasçı kaldığı, taşınmazın hissedarı olan “M. oğlu İ.” ile davacının miras bırakanı olan “M. oğlu İ.”in aynı kişi olduğu, dolayısıyla taşınmazın hissedarının ölü ve mirasçılarının belli olduğu, kayyımlıkla idareyi gerektirir bir durumun kalmadığı özellikle veraset ilamları, nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve tanık beyanlarından anlaşılmaktadır.Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında taşınmazın
malikinin belli olması ve kayyımlık kararının kaldırılması şartlarının mevcut olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.