Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/11127 E. 2014/13150 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11127
KARAR NO : 2014/13150
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

MAHKEMESİ : Hassa Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/02/2013
NUMARASI : 2011/121-2013/70

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki;
1-2942 sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmazların ve emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyadaki kayıtlara göre 2011 yılında dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değeri 0,28 TL, emsal alınan 420 ada 1 parselin değeri ise 8,00 TL dir. Buna göre dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değersiz olduğu anlaşıldığı halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal taşınmazdan 5 kat daha değerli kabul edilmesi ve taşınmazın imar parseli olup olmadığı araştırılmadan imar parseli olarak değerlendirilmesi nedenleriyle yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Bu durumda, mahkemece dava konusu taşınmazın imar parseli olup olmadığı kesin olarak belirlendikten sonra taraflara yeni emsal bildirmeleri için imkan tanınmalı, gerektiğinde re’sen emsal getirtilmeli ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılıp rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir.
2-Taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümlerinin yüzölçümü ve geometrik şekilleri dikkate alınarak 162,05 m²’lik kısmının tamamen kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle bedeline hükmedilmesi ve 367,32 m²’lik kısmında ise önemli ölçüde değer azalış meydana geldiği gözetilerek bilirkişi kurulunca belirlenecek oranda bir değer kaybına hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.