YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11120
KARAR NO : 2014/12821
KARAR TARİHİ : 18.09.2014
MAHKEMESİ : Şarkikaraağaç Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/89-2013/254
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Yargıtay uygulamalarına göre, dikkate alınması gereken özel bir neden bulunmadığı takdirde ciddi istatistiki bilgilere dayandığı bilinen gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü ortalama verilerinin (dekar başına verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatı) değerlendirmeye esas alınması gerekir. Buna göre bilirkişi raporunda münavebeye esas alınan klasik anaçlı elmanın resmi veri listesindeki masrafı 1.103,00 TL/da olmasına rağmen raporda 1.000,00 TL/da üzerinden hesaplama yapılmıştır. Böylece, üretim giderlerini düşük almak suretiyle taşınmazın net gelirini yüksek bulan bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınması,
2-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, kamulaştırma nedeniyle taşınmazda oluşacak değer düşüklüğü kamulaştırma bedelidir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporlarında taşınmaz üzerinde bulunan bina, müştemilat, su havuzu ve su kuyusu bedeli de zemin bedeline eklenerek toplam bedel üzerinden irtifak değer kaybı uygulanıp kamulaştırma bedeli belirlenmiş ise de dosyadaki bilgi ve belgelerden taşınmazdaki bina, müştemilat, su havuzu ve su kuyusunun taşınmazdaki konumu, enerji nakil hattının bunların üzerinden geçip geçmediği, geçiyorsa bunlara etkilerinin neler olduğu açıkça belirlenmeden taşınmazda oluşacak değer kaybının hesaplanmasında bina, müştemilat, su havuzu ve su kuyusu değerlerinin de gözönünde tutularak irtifak değer tespiti yapılmış olması,
3-Davanın niteliği gereği davacı idareden maktu harç alınmasına karar verilmesi gerekirken nispi harca hükmedilmesi,
4-Davanın niteliği gereği davada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.