YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10850
KARAR NO : 2014/17080
KARAR TARİHİ : 27.11.2014
MAHKEMESİ : Mudanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2014
NUMARASI : 2012/144-2014/88
Dava dilekçesinde, davacının ad ve soyadının D.C. olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yaşı küçükken, babası tarafından tecavüze uğrayıp işkence görmüş olduğunu, bu yüzden ailesinden alınarak K. Atatürk Kız Yetiştirme Yurduna verildiğini, yurt idaresince okula gönderilmeyip kendisine kötü davranıldığından bir yıl sonra yurttan kaçtığını, halihazırda bir işyerinde çalıştığını ve yeni bir düzene kavuştuğunu, uzun yıllardır “D.” adını kullanmakta olduğu çevresi ve arkadaşlarının kendisinin bu adla tanındığını, hayatına bu ad ve soyadla devam etmek istediğini belirterek, Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca haklı nedenlere dayanarak ad ve soyadının “D.C.” olarak değiştirilmesini talep etmiş; mahkemece, ailevi geçimsizlik, dargınlık ve problemlerin ad ve soyadı düzeltilmesi için dava açmada haklı neden olarak kabulünün mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesi hükmüne göre ad ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Hangi hallerin haklı sebep sayılacağı konusu her bir davada özel koşullara göre mahkemece belirlenir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerinde dikkate alınması gerekir. Yargıtay uygulamalarına göre yasalara aykırı olmamak koşuluyla kişinin tanınıp bilindiği adı ile soyadını da resmen taşımak istemesi haklı neden kabul edilmiştir. Buna göre davacı dava dilekçesinde çevresinde Deniz adıyla tanınıp bilindiğini soy adındanda rahatsızlık duyduğunu belirtmiş olduğu, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı ile bu iddiasını kanıtlamış bulunduğundan Yargıtay uygulamalarına göre ileri sürdüğü sebepler haklı sebep sayılarak davanın kabulü gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.