Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2014/10387 E. 2014/12744 K. 16.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10387
KARAR NO : 2014/12744
KARAR TARİHİ : 16.09.2014

MAHKEMESİ : İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2013/50-2013/532

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalı vekilleri Av.M.. K..T.. ve Av. H.. K.. ile davacı vekili Av.E..S.. geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki;
1-2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi gereğince, arsalarda kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre değer tespiti gerekir. Satış akit tablosunun incelenmesinden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda somut emsal alınarak incelenen E… Ma../.. ada .. parsel sayılı taşınmazın 04.10.2007 tarihli satışının serbest satış olmadığı, tarafları ve taşınmazın nitelikleri dikkate alındığında belediye encümeni kararıyla açık artırma ile B…S..İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketine satıldığı, bu haliyle ticari amaçlı bir satış olduğu ve taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığı izlenimini uyandırmaktadır.
İzmir gibi büyük şehirlerde dava konusu taşınmaza daha yakın konumda ve değerlendirme tarihine yakın tarihli taşınmaz satışlarının bulunması mümkün olduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıklanan özellikleri itibarıyle de dava konusu taşınmaz ile benzer özellikler taşımayan E….Mah../.. ada .. parselin satışının somut emsal alınması yerinde bulunmamıştır.
Bu sebeple, bilirkişi kurulunun emsal seçimini isabetli yaptıklarından söz edilemez. Emsalin özel amaçlı olmayan, özel nitelikleri bulunmayan taşınmaz satışlarından seçilmesi gerekirken, bu hususlar dikkate alınmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi,
.2-Bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan artan bölümünün otoyolun şevinde kaldığı belirtildiğine göre, bu durumun taşınmazın kalan bölümünün kullanımını olumsuz etkileyeceği dikkate alınıp değer kaybı verilmeden kamulaştırma bedelinin tespiti,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 16.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.