YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21070
KARAR NO : 2014/6171
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
MAHKEMESİ : Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2013
NUMARASI : 2013/883-2013/885
Dava dilekçesinde, yatalak hasta olması nedeniyle kısıtlı adayına yasal danışman atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm kısıtlı adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava dilekçesinde, kısıtlı adayı A..’nin yaşlı ve yatalak olduğu, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmadığı bildirilerek, yaşlılığı ve sakatlığı nedeniyle yasal danışman atanması istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile kısıtlı adayına yasal danışman atanmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi uyarınca, olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 429. maddesine dayalı, yasal danışman atanması isteğine ilişkindir. Anılan maddede “Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin kişiye yasada sayılan işlerde görüşü alınmak üzere yasal danışman atanır.” hükmü öngörülmüş olup hangi işlerde danışmanın görüşüne başvurulacağı yasada tek tek sayılmıştır.
Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.
Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasa’nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, kısıtlanması istenilene tebligat yapılıp cevap imkanı tanınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde gözetilerek, HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.