YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19641
KARAR NO : 2014/1823
KARAR TARİHİ : 10.02.2014
MAHKEMESİ : Ermenek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2012
NUMARASI : 2011/577-2012/1008
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı İ.. K.. vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Davalı İ.. K..’in dava konusu 169 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydından ½ oranında pay sahibi olduğu anlaşıldığına göre mahkemece tesbit edilen kamulaştırma bedelinden tapu kaydındaki payına göre hesaplanan miktarın, Kamulaştırma Yasası’nın 27.maddesine göre tesbit edilen ve davalı İ.. K.. adına bankaya yatırılan bedelden mahsubu ile bakiye bedelin varsa bankadan çekilmesine kadar işleyecek mevduat faizi ile birlikte davalı İbrahim’den alınarak davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydında ½ pay sahibi olarak gözüken davalı A.. K..’in de payının iptali ile idare adına tesciline karar verildiğine göre davalının payına isabet eden kamulaştırma bedelinin hesaplanıp bankaya bloke edilerek davalı A.. K..’e ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
3-Davalı A.. K..’e ödenecek kamulaştırma bedeline, Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.