YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19576
KARAR NO : 2014/186
KARAR TARİHİ : 13.01.2014
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece bozmaya uyulmuşsa da gereği yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Dairemizin bozma kararında bir yılda çift ürün alınabilen yörelerde dahi bu ürünlerin hazırlık ve yetişme süreleri dikkate alındığında bir yılı aşan süre gerektiği, genellikle iki yılda üç ürünün münavebeye alınması suretiyle taşınmazın değerinin belirlenmesi istenilerek karar bozulmuş ise de, mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda bozma doğrultusunda işlem yapılmışsa da bozma öncesi münavebeye alınan ürünlere göre (buğday yanında diğer ürünler) bedel tespit edilmesi gerekirken, buğday münavebeye alınmadığı gibi önceki münavebede bulunmayan patlıcanın da değerlendirmeye alınması suretiyle bedel belirlenmesi,
2-…Müdürlüğü’nden 2011 yılı itibarıyla resmi veri cetveli getirtilip, bilirkişi kurulu raporunun denetlenmemesi,
3-Mahkemenin bozmadan önceki kararında hükme esas alınan bilirkişi raporunda arta kalan kısımda %40 değer kaybı uygulanmış olup bu husus bozma nedeni yapılmadığı ve davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınmadan bozma sonrası değer kaybı hesabı yapılmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Yasa koyucunun da bu hak ihlalini dikkate alarak 6459 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenlemenin getirildiği dikkate alınarak (her ne kadar getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de), 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ile tescil davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla Kamulaştırma Kanununun 27 maddesi gereğince acele el koyma dosyasında tespit edilen ve bankaya bloke edilen bedelin mahsup edilerek fark bedeline dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken, faize hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.