YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18957
KARAR NO : 2014/1943
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
MAHKEMESİ : Hadim Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2013
NUMARASI : 2012/155-2013/981
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalılar vekili Av.U. A.. ile davacı vekili Av.Ö. T..geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, genellikle her ürün çeşidinin bir kez münavebeye alınması gerektiği halde hükme esas alınan raporda buğday, taze fasulye, patates münavebesi yerine buğdayın iki kez münavebeye alınması suretiyle değerlendirme yapılmış olması,
2-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için, kapama meyve bahçesi değerlendirmesinde ise kapamaya dahil edilen meyveler için ayrı ayrı dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Buna göre; gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden dosyaya getirtilen veriler dikkate alındığında dekar başına ortalama verim miktarları sırasıyla buğday 395 kg, taze fasulye 700 kg, patates için 1475 kg. ve ceviz 460 kg. olduğu halde bilirkişi raporunda bu verilere uyulmadan ve verilerden ayrılmayı gerektiren nedenler varsa bunlar da açıklanmadan değerlendirme yapılmış olması ve ayrıca sulu şartlarda taze fasulye, buğday ve patatesin dekar başına üretim giderleri (gider kalemleri ayrı ayrı gösterilmek suretiyle) dosyaya getirtilerek bu yönde de rapordaki verilerin uygunluğunun denetlenmemiş olması,
3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken 27. madde uyarınca tespit edilen ve davacıya ödenen bedel düşülmeden tespit edilen tüm kamulaştırma bedeli için 30.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılar yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı taraflara verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.