YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18256
KARAR NO : 2014/1618
KARAR TARİHİ : 06.02.2014
MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2010
NUMARASI : 2009/353-2010/1460
Dava dilekçesinde, davacının kardeşinin ölümünün tespiti talep edilmiş, duruşmada ise doğum tarihinin ve adının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davacının adının Neslihan, doğum tarihinin de 19.11.1976 olarak düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı N.. M.. tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde; davacının nüfusa kaydedilmediğini, kendisinden önce doğup nüfusa kaydedilen ve küçük yaşta ölen, ancak babaları Almanya’da çalışırken çocuk parası kesilmesin diye ölümü bildirilmeyen ablası Fatma’nın nüfus kaydını kullandığını, gerçekte isminin Neslihan, doğum tarihinin de 25.02.1976 olduğunu, kendisinin yazar olup yayınlarını gerçek adı ile yaptığını, ayrıca yeni boşanmış olması ve yeni bir hayat kurabilmesi bakımından gerçek ismi ve gerçek yaşına sahip olmasının önem taşıdığını, bu sebeplerle kardeşinin ölümünün tespitine karar verilerek nüfus kaydının düzeltilmesini istemiş, 17.12.2010 günlü duruşmada ise dava dilekçesindeki açıklamayı tekrarla 22.10.1971 doğumlu kardeşi F. K.. kaydının iptali ile davacının 19.11.1976 doğumlu ve Neslihan ismi ile nüfusa tescilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulü ile doğum tarihinin 19.11.1976 adının da “Neslihan” olarak düzeltilerek nüfus kaydına yeniden yazılmasına karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen davacının, nüfusa kayıt edilmediği, kendisinden önce doğmuş ve nüfusa 22.10.1971 doğum tarihi ile 19.11.1971’de tescil edilip vefat ettiği halde sağ gözüken nüfusa Aynur adı ile kaydedilip, babasının açtığı dava sonucunda adı Fatma olarak değiştirilen kardeşinin kaydını kullandığı anlaşılmaktadır.
Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeniyle bu kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir.
Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde de “Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamı illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklardır…” şeklinde hüküm bulunmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.