YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17954
KARAR NO : 2014/1968
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
MAHKEMESİ : Muğla 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2012/1068-2013/964
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı vekilinin temyizi yönünden;
Davalı vekili mahkeme kararını (davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliği üzerine) temyiz etmiş ise de, temyiz dilekçesi davalı vekiline 21.08.2013 günü tebliğ edilmiş olup, temyiz dilekçesi 09.09.2013 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiş, temyiz harcı da bu tarihte alınmıştır. Bu durumda 10 günlük temyize cevap süresi geçmiş bulunduğundan HUMK’nun 433. maddesine aykırı olan temyiz isteminin REDDİNE,
Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede;
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesi hükmüne göre, bedel tespit davalarında öncelikle kamulaştırılan taşınmazın değerlendirme tarihindeki vasfının (arsa veya arazi) belirlenmesi, arsa vasfında ise değerlendirme tarihinden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, taşınmaz arazi vasfında ise değerlendirme tarihindeki mevki ve şartlara göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınmak suretiyle değerinin belirlenmesi gerekir. Dosyaya getirtilen belediye başkanlığı yazılarına göre, dava konusu taşınmazın 1/5000 lik nazım imar planında “bağ-bahçe nizamı” olarak tanımlanan alanda kalmakta olup, taşınmazın aynı zamanda 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa tabi olan yerlerden olduğu ve bu alanda 1/1000 lik uygulama imar planı yapılmasının mümkün görülmediği anlaşılmıştır.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay’ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskûn olduğu veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd.) yararlanan ve meskûn yerler arasında yer alması gerekir. Dava konusu taşınmaz, Bakanlar Kurulu Kararının l. maddesi (b) bendinde de belirtildiği gibi fiilen meskûn halde bulunmadığından belirlenen özellikleri nedeniyle “arsa” niteliğinde kabulüne olanak yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taşınmazın arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak buna göre bedel belirlenmiş olması,
2-Yargıtay uygulamalarında; taşınmazın niteliğine uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durum söz konusu olmaması halinde, arazilerde irtifak nedeniyle olabilecek değer kaybının, irtifaktan etkilenen alanın mülkiyet değerinin %35’ini aşmaması gerektiği kabul edilmektedir.
Dava konusu taşınmazın miktarı ve irtifak tesis edilen alan ile yer ve özelliği dikkate alındığında, taşınmazın niteliğine uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durum da söz konusu olmadığı halde irtifak değer kaybının en fazla %1.26 oranında olması gerekirken, bilirkişi raporunda bu oran %1 olarak tespit edildiği halde, arazinin elektriksel değer kaybı adı altında %4 oranında değer kaybı eklenerek %5 değer kaybıyla yüksek irtifak bedeline hükmedilmiş olması,
3-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, kamulaştırma nedeniyle taşınmazda oluşacak değer düşüklüğü kamulaştırma bedelidir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporlarında taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların bedeli de zemin bedeline eklenerek toplam bedel üzerine irtifak değer kaybı uygulanarak kamulaştırma bedeli belirlenmiş ise de, dosyadaki bilgi ve belgelerden ağaçların taşınmazdaki konumu, zarar görüp görmediği, iletişim hatlarının izdüşümünde bulunup bulunmadığı ya da izdüşümü mesafesi anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadan, salt bilirkişi kurulu raporlarındaki değerlendirme ile yetinilmiş olması ve tespit edilen ağaç bedelinin dava konusu taşınmazın toplam bedeline ilave edildikten sonra toplam bedel üzerinden irtifak bedelini hesaplayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olması,
4-Hüküm altına alınan kamulaştırma bedeli dışında kalan ve davacı tarafından bankaya bloke edilen miktarın talep halinde davacı idareye ödenmesine karar verilmiş olmasına rağmen söz konusu miktarın hükümde açıkça gösterilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.