YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17453
KARAR NO : 2014/6954
KARAR TARİHİ : 14.04.2014
MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2013
NUMARASI : 2013/77-2013/250
Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı B.. B.. yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı B.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, taşınmaza fiilen el atılmadığı halde idare tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilmesi nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı olarak taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemenin 16.07.2012 tarih 2011/585 Esas 2012/493 Karar sayılı kararı ile davalı N.. B.. hakkındaki davanın husumet yönünden reddine, davalı İ.. İ.. yönünden kabulüne karar verilmiş, hüküm Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.12.2012 tarih ve 2012/18873 Esas 2012/27701 Karar sayılı ilamı ile, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun benzer konudaki 15.12.2010 tarih ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek imar planında kreş alanı olarak ayrılan taşınmaza fiilen el atılmamış olsa dahi 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10. maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli planın kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde davalı idarece kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedelinin ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğu, kamulaştırma yetkisinin B.. B..’na ait olduğu gözetilerek, bu idarenin davaya dahil edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı B.. B.. yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uygulama ve öğretide; idarelerin hizmetlerin yürütülmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemler idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda; idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma
durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığının, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olduğunun kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238E.–2012/63K. ve 2012/41 E- 2012/77 K. sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna karar verilmiştir.
Ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 10.fıkrasında da “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03/05/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir. Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Her ne kadar mahkemece Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma ilamına dayanılarak karar verilmiş ise de; mahkemelerin görevine ilişkin hususlar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir ve görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görevin, kazanılmış hak kuralının bir istisnası olduğu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.02.1959 tarih 1957/13Esas -1959/5Karar sayılı kararında da belirtilmiştir.
Bu nedenlerle; davacı tarafın mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.