Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/17218 E. 2014/2583 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17218
KARAR NO : 2014/2583
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2011/418-2012/470

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dairemize intikal eden aynı mahalleden gelen kamulaştırma dosyalarından Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/419 esas-2011/296 karar sayılı dosyasında komşu 1582 parsel arsa m² değeri 345,00 TL olarak tespit edilmiş ve Dairemiz 2013/10778-14288 sayılı ilamı ile onanmasına, yine Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/413 esas-2012/237 karar sayılı dosyasında taşınmaza yakın 762 parsel arsa m² değeri 360,00-TL olarak tespit edilmiş ve Dairemiz 2013/3933-4552 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın arsa m² değeri 175,00 -TL olarak belirlenmiştir. Dava konusu taşınmaza komşu parsellerin yaklaşık yarısı oranında değer tespit edilmesinin (düşük değer belirlenmesine ilişkin özel bir neden açıklamasının da yapılmadığı dikkate alındığında) inandırıcı bulunmadığı anlaşıldığından kesinleşen dosyalardaki arsa birim m² değerlerinin de güçlü delil niteliğinde olduğu gözetilerek değer tespit edilmesi gerekirken yeterli ve inandırıcı olmayan rapor esas alınarak hüküm kurulması,
2-Taşınmazın tapu kaydında bulunan haciz şerhinin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Kamulaştırma Yasası’nın 4650 Sayılı Yasayla değişik 10. maddesinin onbirinci fıkrasına göre, kamulaştırması yapılan taşınmaz mal tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde mahkemece sicil kaydının terkinine karar verilir. Mahkemece yukarıda sözü edilen Yasa hükmü dikkate alınarak istem gibi kamulaştırılan taşınmazın idare adına tescili ile yol olarak terkinine karar verilmesi gerekirken Hazine adına tesciline hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlerden davalılara iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.