Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/16691 E. 2014/4596 K. 13.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16691
KARAR NO : 2014/4596
KARAR TARİHİ : 13.03.2014

MAHKEMESİ : Çanakkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2013
NUMARASI : 2011/94-2013/115

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Taşınmaz arsa niteliğinde kabul edilerek ona göre değerlendirme yapan bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmuş ise de; bu konuda herhangi bir inceleme yapılmamış olup dava konusu taşınmazın 10.02.2011 tarihi itibariyle imar planı içinde kalıp kalmadığı, imar planı içinde ise tarihi, ölçeği ve türü (nazım-uygulama), belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber tüm belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma durumu, etrafının meskûn bulunup bulunmadığı, nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezine uzaklığı ile belediye sınırları içinde bulunup bulunmadığı ve beldenin gelişme yönünde olup olmadığının ilgili belediye başkanlığından değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın arsa niteliğinde olup olmadığının saptanması gerekir.
Kabule göre de;
2-Dava konusu taşınmaz, üzerinde kat mülkiyeti kurulan tamamlanmış ve iskan edilmiş bir yapının bağımsız bölümüdür. Tamamlanmış ve iskan edilmiş yapılarda da uygulanması gereken 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 46. maddesinin son fıkrası “anataşınmazın arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli, bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de gözönünde tutularak ayrı ayrı takdir olunur” hükmünü getirmiştir. Böyle olunca anayapının arsasına 2942 sayılı Kanunun 11. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi gözönünde tutularak kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre; yapılara da aynı maddenin (h) bendi gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yayınlanmış, kamulaştırma tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını gösteren listelerine göre (yıpranma payı da düşülerek) değer verilip, ayrıca (i) bendi hükmü uyarınca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir.
Buna göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa ile anayapının (ortak yerleri içerir biçimde) değerleri hesaplandıktan sonra, arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı bedel tespit edilmelidir. Şayet o bağımsız bölümün yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte diğer bağımsız bölümlerden farklı ilaveler varsa, bunların da gözönünde tutulması gerekir.
Yukarıda açıklanan hususlara göre kamulaştırma bedelinin tespiti gerekirken, bilirkişi kurulunca bu esaslara uygun değerlendirme yapılmadan rapor düzenlenmiş olması,
3-Dava konusu 11.. ada 5.. parsel sayılı taşınmaz ile buna emsal alınan 938 ada 16 parsel sayılı taşınmazın bulundukları cadde veya sokak bazında 2011 yılı itibariyle emlak vergisine esas olmak üzere tespit edilmiş olan asgari m² değerlerinin belediye başkanlığından araştırılmamış olması,
4-Dava konusu 11.. ada 5.. parsel sayılı taşınmazın 10.02.2011 olan değerlendirme tarihi ve emsal alınarak incelenen 9.. ada 16 parsel sayılı taşınmazın 04.08.2008 olan satış tarihi itibariyle; imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli olup olmadıklarına ve imar uygulaması görmüşlerse düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğine dair araştırmanın belediye imar ve tapu müdürlüklerinden yapılmamış olması,
5-Kamulaştırılan taşınmazın havaalanı bölgesinde ve havaalanı mania planında kalması nedeniyle tapu kaydında bu yönde herhangi bir kısıtlama bulunmadığı halde %10 değer düşüklüğü kabul eden bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi,
6-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan “yabancılara satılamaz” şerhi ile birlikte davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi
7-Birleşen maddi hata davası Çanakkale 1 Asliye Hukuk Mahkemesi ‘ne ait 2011/182 Esas-2011/169 Karar sayılı dava hakkında kısa kararda red hükmü kurulmuş olmasına rağmen gerekçeli kararda bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
8-Dava konusu taşınmaz 110 ada 51 nolu parsel olduğu halde hükümde dava konusu taşınmazın 110 ada 31 parsel olarak yazılmış olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
9-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi’nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.