YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16478
KARAR NO : 2014/6430
KARAR TARİHİ : 07.04.2014
MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2006/168-2013/204
Dava dilekçesinde, sükna hakkına müstahak vakıf evladı olduklarının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin Şeyh Sinan Bin Abdülmuin Erdebili Vakfı’nın sükna hakkına sahip vakıf evladı olduğunun tespitini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacıya nazaran yaşça daha büyük vakıf evladı bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bir vakfın sükna hakkına sahip vakıf evladı olunabilmesi için öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Davaya konu Ş.. Sinan Bin Abdülmuin Erdebeli Vakfı’nın 571 nolu defterin 1.sayfa 1.sırasında kayıtlı bulunan 946 H. (1539 M.) tarihli vakfiyesinde sükna hakkı, batın şartı (ön kuşakta sağ vakıf evladı varsa sonraki kuşakta bulunan evladın hak sahibi olmaması kuralı) ile zükür (erkek) evlada bırakılmıştır.
24.02.1943 tarih ve 27/11 sayılı içtihadı birleştirme kararı ve Yargıtay uygulamalarına göre bir vakıfta vakfeden ile soybağının kurulabilmesi için mutlaka vakfı kuran kişiyle bizzat irtibatın kurulması zorunlu olmayıp, bu konuda vakfın evladı olduğunu kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile ispat edenlerle veya tevliyeti evlatlarına bırakılmış vakıflarda mütevellilik yapanlarla yöntemince bağlantının kurulması yeterli görülmektedir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; haklarında daha önceden vakıf evladı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararları bulunan M.. H.. S.. G.. ile M.. G..’in davacının akrabaları olduğuna dair nüfus kayıtları ve İstanbul 6.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1999/416 Esas-1243 Karar sayılı veraset ilamı hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı K.. K..’nın, dava konusu edilen vakfın evladı olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla somut olayda mahkemece; vakfiye şartları gereğince bulunan batın şartının araştırılması için, davacının gidilebildiği kadar üst soylarına
ilişkin nüfus kayıtları getirtilerek kendisinden önceki batında sağ bir erkek vakıf evladı bulunup bulunmadığının yöntemince tespit edilip gerektiğinde konusunda uzman bir bilirkişiden rapor da alındıktan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, sükna hakkının en büyük erkek evlada bırakıldığına dair yanlış vakfiye yorumuna dayalı bilirkişi nicelemesine göre davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.