Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/15352 E. 2014/495 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15352
KARAR NO : 2014/495
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, kısıtlılık halinin kaldırılması istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde; vasi atanma kararının kaldırılmasını istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesinde “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.”, 406. maddesinde “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır” denmiş ve yine 475. maddesinde de “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir şikâyete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Somut olayda;…’in,… Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.02.2009 gün 2007/929 Esas-2009/111 Karar sayılı ilamıyla Türk Medeni Kanunu’nun 406. maddesi gereğince kısıtlanmasına karar verilerek kardeşi …’in vasi olarak atandığı, mahkemece ise …Hastanesinden alınan sağlık kurulu ve kısıtlının kendisine genel vekaletname verdiği bazı tanıkların beyanları yeterli görülerek istenilenin akli durumunun yerinde olduğu değerlendirilerek karar verilmiş ise de, Türk Medeni Kanunu’nun 406 ve 475. maddeleri yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında savurganlığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi iddiasına ilişkin olarak da taraflara delilleri sorulup gösterdikleri takdirde toplanarak tüm delillerin birlikte değerlendirmesi yapılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarı açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.