Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/14852 E. 2014/3653 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14852
KARAR NO : 2014/3653
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

MAHKEMESİ : Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2013/73-2013/475

Dava dilekçesinde, davalı derneğin 15.10.2012 tarihli genel kurul toplantısının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava dilekçesinde; davalı derneğin 15.10.2012 tarihli genel kurulunun kanun ve tüzüğe aykırı yapılması nedeniyle 5253 sayılı Yasanın 32-b maddesi uyarınca iptali istenilmiş, mahkemece işin esası incelenerek takdir hakkından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
5253 Sayılı Dernekler Kanununun 32.maddesinin (b) bendinde; genel kurul toplantılarını kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak veya dernek merkezinin bulunduğu veya tüzüğünde belirtilen yer dışında yapan dernek yöneticilerinin idari para cezası ile cezalandırılacağı, mahkemece, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak yapılan genel kurul toplantılarının iptaline de karar verilebileceği düzenlenmiştir. 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 32/b bendinde düzenlenen adli para cezasının 08.02.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 558.maddesi ile idari para cezasına dönüştürüldüğü gözetildiğinde bu değişiklikten sonra, dernek genel kurul toplantılarının iptali istemine ilişkin davaların artık ceza mahkemesinde görülemeyeceği kuşkusuzdur.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 83. maddesi hükmünde ise toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üyenin, karar tarihinden başlayarak bir ay içerisinde, toplantıda hazır bulunmayan her üyenin de kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebileceği belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması
gerekir. Aynı Yasanın 2. maddesinde ise; şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu ve HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu hükme bağlanmıştır. Hal böyle olunca; davanın şahıs varlığına ilişkin çekişmeli olarak açılan dernek genel kurul toplantısının iptali istemine yönelik olması ve asliye hukuk mahkemesinin görev alanına girmesi nedeniyle mahkemece davaya bakma görevinin kendisine ait olmadığı kabul edilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.