Yargıtay Kararı 18. Hukuk Dairesi 2013/13272 E. 2014/451 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13272
KARAR NO : 2014/451
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı … yönünden kabulüne, dahili davalı … yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Dosyaya getirtilen tapu kaydına göre davalı …’ın 3/4 pay ve dahili davalı Hazine’nin 2/8 pay ile taşınmazın zemininde paydaş oldukları anlaşılmaktadır.
Genel kural taşınmaz üzerindeki muhdesatların taşınmazın mütemmim cüzü olup, zemine malik olanların taşınmazın mütemmim cüzüne (tamamlayıcı parçalarına) malik olduğu yolundadır. Zeminin başkası adına kayıtlı veya müşterek mülkiyetin sözkonusu olduğu hallerde, ilgilisi muhdesatın kendisine ait olduğunu kanıtlamak zorundadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile özellikle Dairemizin 14.02.2013 tarihli geri çevirme kararı sonrasında dosyaya getirtilen … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/372 Esas-2013/204 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının Hazine olduğu, dava konusu … Mahallesinde kain … ada …parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan yapı ile ilgili olarak muhdesatın aidiyeti davası açıldığı ve davanın kabul edildiği, ancak ilamın üzerinde kesinleşme şerhinin bulunmadığı anlaşılmakta olup, zeminin üzerindeki binanın davalı …’a ait olup olmadığı ve diğer paydaşın hakkının bulunup bulunmadığı kesin olarak tespit edilmeden binanın bedelinin, tapudaki hissesi oranında davalı …’a ödenmesi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
2-Anayasa Mahkemesi 1. bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanun’un 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.